Beşiktaş, çok problemli günler yaşıyor. Rıza Çalımbay'ı Pazartesi günü kaybettik... İstifa etti mi yoksa ettirildi mi belli değil. Ama kanaatimiz odur ki, Rıza şu veya bu şekilde Beşiktaş'tan gönderildi. Hem de geride bir enkaz bırakarak...
Beşiktaş hiçbir döneminde geride bıraktığımız 9 hafta kadar tartışılmadı. Beşiktaş taraftarı bu 9 hafta çektiği acıyı 100 yıllık tarihinde çok az çekti. Asıl suçlu Rıza mı? Asıl suçlu Del Bosque mi? Yoksa asıl suçlu başka yerlerde mi? Yıldırım Demirören ve ekibi Beşiktaş'ı iki yıldır kötü yönetiyorlar. Bir atımlık barutları kaldı. Belki şu sıralarda Demirören ve arkadaşları Avrupa'da bir hoca arıyorlar. Ama görünen o ki "master" planları yok. Muhtemelen hoca "sallama" yöntemiyle seçilecek. Kim denk gelirse tutup İstanbul'a getirecekler. Biraz ismi olsun, biraz kariyeri olsun yeter. Yeter ki Beşiktaş'a bir hoca gelsin. Bu yöntem de doğru değil. Gelecek hoca futbol anlayışı ve beklentileriyle Beşiktaş'ın ihtiyaçlarını karşılamak zorunda. Camia şunu çok iyi bilmeli ki, gelecek ilk hoca bu yönetimin son hocası olacak. Şayet yine büyük bir başarısızlık yaşanırsa bu yönetimin fazla şansı kalmıyor.
Gelelim sevgili Rıza Çalımbay'a... Dünkü basın toplantısını ibretle izledim. Geride bir enkaz bırakmış olmasına rağmen yine mazlumu oynuyor. "Ben Beşiktaşlıyım" diyor. Rıza'nın Beşiktaşlılığından kimsenin şüphesi yok ama sevgili Rıza da çok iyi biliyor ki boğaz tokluğuna Beşiktaş'ın hocalığını yapmadı. Rıza geride bıraktığı bu dönemden dersler almalı. Çünkü onun için asıl zor yıllar şimdi başlıyor. Artık önümüzdeki yıllar Rıza için çok kolay geçmeyecek.