Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERSİN RAMOĞLU (GÜNEY)

Hiranur’un dedesi ve canım anam

Nâzım Hikmet şiiriyle kadını ne güzel tarif etti.
"Kimi der ki kadın uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki hamur yoğuran,
Kimi der ki çocuk doğuran,
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim yavrum, annem ve kız kardeşimdir!"

***

Anacığım coğrafyamın çilekeş kadınlardandı.
Hırçın Karadeniz'in sarp dağları, bayırlar ve dinmeyen yağmurları dünya tatlısı anamı erken aldı bizden.
Adana'da bulduğum Hatice anam da erken gitti.
Karadeniz'de tarım, insan gücüyle yapılır.
Toprağa değil sanki betona vurursun kazmayı.
Sabahın köründe Trabzonlu ve Rizeli kadınlar çay bahçelerinin yolunu tutar, yağmur, güneş demeden çayını toplar.
Çayı toplamak bir, satmak ise bin derttir.
Çay yükünü sırtına alıp dağı bayırı aşarak çayı satmak da büyük eziyettir.
Hele eksperin afrası tafrası çekilecek gibi değildir.

***

Anacığım eve suyu "şulen" isimli pınardan kocaman bakır güğümüyle taşırdı. Büyük evladı bendim; karda kışta eve az su taşımadım.
Her adım atışımda omzumdaki güğüm çalkalanır, buz gibi su önce saçlarımı ıslar, sonra ensemden aşağı dökülerek ciğerlerimi dondururdu.
Kapımıza kadar gelen araba yolumuz da yoktu.
Köyümüzde her şey insan gücüyle yapılırdı.
Dünya tatlısı anacığım bu yüzden kalp ve şeker hastası oldu ya.
2004'te yatağa düştü, 2005'te de kaybettik tatlı anamı. Bir gün "Ula Ersin bugün aramadın beni" demişti...
"Aramıştım" oysa; "Günde üç kez arardın, bugün iki defa aradın" dedi... Hasreti saklıydı sözlerinde.
Özlemle doluydu anam, hem bizim hem babamın özlemiyle...

***

Hastalığında "SABAH ANKARA"yı çıkarma görevi verildi bana. Büyük yük almıştım. Ankara- Adana arasında mekik dokuyordum.
Anamın hastalığı yüreğimi yakıyor, gizli gizli ağlayarak duygularımı yazıya döküyordum.
Bir vicdansız kadın doktorun "Ayağını keseriz" sözüyle fistuğum komaya girdi. Yoğun bakım kâbusumuz da böyle başladı...
Sessiz ağıtların gözyaşlarına karıştığı bekleme odasındayken aradı Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Necdet Ünüvar... Tanışmıyorduk bile.
Kardeşi İsmail'i refakat için göndereceğini söyledi.
Anamın durumunu yazdıklarımdan okumuştu.
Bu kadar güzel yürekli bir insanı az tanıdım ben!
Ankara Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanınca birkaç kahpe aykırı sese isyan ettim!
"Bu adam bildiğiniz tiplerden değil" dedim!
Biliyor musunuz, Ünüvar Hoca Down sendromlu torunu Hiranur Melek'i evlat edinmiştir.
Üniversiteyi böylesine güzel yürekli biri yönetiyor heyy!..

***


SÖZÜNDE DURANLAR, DURMAYANLAR
Baykar deprem yardımı için söz verdiği 2 milyarı AFAD'a verdi. Sonra 2.5 milyar daha yardım yaptı...
Deprem artistleri vaat ettikleri parayı ödemedi, bi de "adam" diye ortada geziniyorlar? Hepsine yuh olsun!
Bunlar insan maskeli yaratıklardır...
Sözlerini tutanlar alkışı çoktan hak etmiştir.
Biri Selçuk Bayraktar, diğeri de Met-Gün'ün sahibi Metin Güneş'tir...
Güneş söz verdiği parayı ödedi...
Ayrıca binlerce depremzedeyi aylarca barındırdı...
İş makinelerini deprem bölgesine gönderdi...
"Sözünün eri" iş insanlarını alkışlıyor, hormonlu işadamlarına "yuh ulan, yuh" diyoruz!
Laf olsun diye kampanyaya katılıp yüksekten atanlar fare deliğine girdi şimdi.
Söz vermek başka şey vermeye benzemez ki lan!
Verdiğiniz sözü yerine getirin haydiii!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA