2011'in son aylarıydı…
Dönemin Adana Valisi İlhan Atış'ın Özel Kalemi, Adana'nın zengin işadamlarını tek tek aradı.
Fetullahçı Terör Örgütü'ne mensup işadamları daha önce aranıp konudan haberdar edildi.
Valilik 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Adana'ya geleceğini, hemşerisi Mehmet Ulutaş'a ait MENSA fabrikasında işadamlarıyla buluşup önemli bir konuyu görüşeceğini belirtti.
O gün Gül'ü havalimanında karşılayan işadamları Cumhurbaşkanı ile birlikte MENSA fabrikasına geçti…
Burada işadamlarıyla sohbet eden Gül, Adana'da kaç devlet üniversitesi, kaç vakıf ve özel üniversite bulunduğunu sordu.
İşadamları da Adana'da bir devlet üniversitesi olduğunu, vakıf ve özel üniversite bulunmadığını ancak Kanuni Üniversitesi isminde bir üniversitenin kurulmaya çalışıldığını anlattı.
Bu cevap karşısında Gül, "Sizin gibi paralı işadamlarının, patronların vakıf üniversitelerinde ve mütevellilerinde olması lazım. Sizleri kurulacak üniversitenin mütevellisinde görmek isterim. Bana da Ankara'da ne gibi işiniz düşerse hazırım" dedi.
***
MENSA'daki o toplantıdan sonra Fetullah Gülen'e ait Kanuni Üniversitesi'ni kurma çalışmaları hız kazandı.
Abdullah Gül'ün destekleriyle de üniversitenin kuruluşu kısa zamanda tamamlandı.
Üniversiteye yer arandığı sırada 17/25 Aralık yargı darbesi gerçekleşti.
Üniversite Mütevelli Heyeti ise;
Muammer Çalışkan, Ahmet Nuri Sabuncu, Şaban Üçgül, Halil Kadı, Prof. Dr. Murat Görgülü, Prof. Dr. Osman Serindağ, İbrahim Taşkın, Prof. Dr. Turan Akbaş, Prof. Dr. Mustafa Çeker ve Kamil Tanrıkulu gibi FETÖ'cü isimlerden oluştu…
17/25 Aralık yargı darbesi girişiminden sonra YÖK, FETÖ'nün yeni kurulan Kanuni Üniversitesi'ne öğrenci alma izni vermedi.
FETÖ'nün Adana İmamı Ömer Ekinci, o sıralar üniversitenin öğrenci alabilmesi için epey uğraştı.
Abdullah Gül'ün desteğine rağmen Kanuni Üniversitesi öğrenci alamayınca kapandı…
Geriye bazı saf işadamlarının verdiği milyonlar kaldı…
***
O gün Kanuni Üniversitesi Mütevelli Heyeti'ne 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yönlendirmesiyle giren bazı işadamları hem parasından hem de özgürlüğünden oldu.
Biri Sunar Mısır'ın patronudur.
Sırf Gül istediği için mütevelli heyeti üyesi oldu.
Bu uğurda hem milyonları gitti hem de hapse girdi.
Psikolojisi bile bozuldu adamın…
Eski Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zihni Aldırmaz da aynı gerekçeyle aylarca hapis yattı…
Hem de pisi pisine…
Halil Kadı, Şaban Üçgül, Muammer Çalışkan gibi FETÖ'cü isimler neyse de diğerleri resmen Cumhurbaşkanı Gül'ün kurbanı oldu.
Gelelim bugüne…
Bi de itirafçı ayağına yatan FETÖ üyelerinin tezgâhına bakalım…
Bir havuzdan söz ediliyor.
180 milyonluk bir havuzdan…
Eski parayla 180 trilyondan yani...
Mesela Bursa'da F. isimli bir FETÖ'cü bu havuz sayesinde serbest kalmış.
Pişkin pişkin sırıtıp geziyor şimdi…
FETÖ ana davalarından biliyoruz.
Hepsi aynı tornadan çıkmış, aynı hafıza ürünü ve aynı sözcüklerden oluşan savunma metinleri ile mahkemelerde üç maymunu oynuyor.
Milletle dalga geçiyor itler.
Bu havuz işinin yargı, emniyet ve medya ayağı var.
Kısaca söz etmek gerekirse; polis hazırladığı notları yargı mensubuna veriyor.
O notlar da firari FETÖ'cüye ya da cezaevindeki işadamına iletiliyor.
Örgüt mensubu da bu bilgi notlarını kullanıp itirafçı oluyor…
Bu itirafçı meselesi çok önemli.
Çok dikkat etmek lazım çok…