241 şehit, 2195 gazi verip püskürttüğümüz o kalkışmaya tiyatro dediler önce.
'Demokrasinin beşiğiyiz' diyen ülkeler ise üç maymuna döndü.
Sonra darbeyi sulandırma, darbecileri kurtarma kampanyası başladı.
Başı da CHP lideri çekti.
Mağdur edebiyatıyla FETÖ'yü sırtladı adam.
Aydın Doğan medyası 'ByLock'la, Cumhuriyet gazetesi, 'işkence' yalanıyla sahadaki yerini aldı.
Derken malum yazar/ çizer takımı oyuna girdi.
Yozdil Yılmaz, GATA üzerinden 'algı' işine girişti.
Palavra dolu yazısıyla darbeciliğini tescilledi.
O yazıyla ilgili kendisine ne kadar tepki geldi bilmem.
Ama bana gelen Gülhane Tıp mezunu bir emekli albay doktor, "Biri ya Yılmaz Özdil'i işletti ya da Yılmaz da FETÖ'ye hizmet kervanına katıldı" dedi.
***
Yılmaz Özdil, "GATA nedir diye merak ediyorsanız bu fotoğrafa iyi bakın" başlıklı yazısında, Gülhane'deki askeri hekimlerin masasında, içi toprak dolu küçücük bir kavanoz bulunduğunu iddia etti.
Kuyruklu bir yalan tabii.
GATA'da ne dün ne de bugün hiç bir askeri doktorun masasında kavanoz olmadı.
Orada görev yapan başka bir asker doktoru aradım.
"Arkadaş senin masanda içi toprak dolu kavanoz var mı?" diye sordum…
Gülmekten konuşamadı bile.
Sonra da "Abi yok! Değil benim, Gülhane mezunu hiçbir arkadaşımın masasında böyle bir kavanoz yok" dedi.
Yani Yozdil'in kavanoz işi koca bir yalandı.
Yazıda başka yalanlar da var…
Mesela "Askeri hekimler, nükleer, biyolojik, kimyasal silaha karşı en az bir sene eğitim alır" gibi.
Bu da yalan.
Çünkü ne halen görev yapan GATA mezunu doktor ne de emekli olan albay doktor böyle bir eğitim aldı.
***
Gelelim Cumhuriyet'in 'işkence' yalanına…
Bununla ilgili Bekir Bozdağ gerekeni söyledi.
Bana gerek kalmadı yani.
Hürriyet'in 'ByLock' yalanın amacı da belli.
İşi sulandırmak istiyorlar…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açtı.
Artık savcıya hesap verir İsmail Saymaz ve diğerleri.
Kemal Kılıçdaroğlu da avukatlıklarını yapar.
***
Ya Sözcü'nün şu ağzı bozuk yazarı Can Ataklı'ya ne demeli?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın darbe gecesi Marmaris'te olmadığını iddia etti adam.
Kafa karıştırıp darbeyi gırgıra getirmek istedi yani.
Ey vicdansız;
Orada şehit olan korumalar mevzuyu renklendirmek için mi öldü?
Ya o Özel Kuvvetler?
Onların orada ne işi vardı?
Kısaca yazı baştan sona alçak ifadelerle dolu…
Bizi 'kahramanlık destanı' yaratmakla suçluyor herif…
O melun gece Atatürk Havalimanı'nda olan Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fatih Erkoç, "Reis'e kırmızı çizgili gazi madalyası takılmalı" dedi.
Erkoç olayın canlı tanığı.
Ataklı o sırada viskisini yudumladığı evinde teröristlerin cinayetlerini izliyordu.
"Bomba yüklü F-16'ların havada cirit attığı bir sırada Cumhurbaşkanının uçağı nasıl güvenle İstanbul'a inebildi?" diye de sordu utanmadan.
Özel Birlik teknik aletlerle doluydu.
O puştlar Marmaris'e yüzmeye mi gitti?
Dalaman Havalimanı'nın sahibi Hüseyin Arslan ve havalimanı koordinatörü Cengiz Ayaz o geceyle ilgili çok çarpıcı bilgiler verdi.
Yarın onu yazacağım.
Bitirirken Reis düşmanı Can Ataklı'ya iki kelime edeyim bari.
Yürü be!
Git be!
Gözünü kin bürümüş bu zatın!
Fırsat bulsa Reis'i asar.
Bu kadar alçaklık olur mu?