CHP Mersin Mebusu Ali Rıza Öztürk…
Mebus kökü Arapçadır.
Ama Öztürk modern biridir!
Hitabımızdan rahatsız olabilir!
İyisi mi biz ona 'milletvekili' diyelim!

Adamın sağı solu belli değil.
Başımıza iş açmasın! Baksanıza Meclis'te gazetecilere saldırıp duruyor…
Saldırmak da ne kelime, gazeteci dövmeye kalktı…
Ne olur ne olmaz…
Biz de bir keresinde zor kurtulmuştuk(!) Meclis'te 'İnternet Medya Yasa Tasarısı' görüşmeleri var. İnternet Medyası Derneği Başkanı Hadi Özışık da tasarı hakkında bilgi vermek istiyor, Öztürk,
"Sizin görüşünüze ihtiyacımız yok" diyor.
Ardından da Özışık'ın üzerine yürüyor.
Ve onu Meclis'ten kovuyor.
Babasının çiftliği ya! Bu adam Mersinli değil…
Aydın Çineli…
Tüm ailesi de Çine'de…
ÇUKOBİRLİK' te genel müdür yardımcılığı yaptı.
Oradan Mersin İl Genel Meclisi Üyeliği'ne.
Sonra Silifke Köylere Hizmet Götürme Birliği'ne kapağı attı.
Maden mühendisidir…
Hukukçuluğu sonradan.
Silifke'de ise hiç sevilmez.
Niye mi?
Anlatacağız. Ali Rıza Öztürk, Arap Faruk, Ali Erdinç, Hilmi Gönen'le birlikte ÇUKOBİRLİK'te görev yaptı.
İşte o sıralar kurum battı.
Genel müdür yardımcılığı döneminde yaşanan büyük vurgunu bilmeyen yok. Öztürk, ÇUKOBİRLİK'i batırdıktan sonra Mersin ve Silifke ormanlarına daldı.
Oralarda ormanları yok eden kişi olarak anılır.
Mersin'in dağlarını madencilere peşkeş çeken kişidir.

***

Bankalarda büyük parası olduğu,
Borsa'da kağıt oynamayı sevdiği rivayet edilir.
Tabi bizi ne parası ne de oyunculuğu ilgilendiriyor.
İlgi alanımıza 'kavgacı' oluşu takılıyor. Doğrusu Hadi Özışık'a, "Haddini bil, Meclis'tesin" demesi 'özgürlükçü' CHP'nin bir mensubuna hiç yakışmadı.
Ayrıca orası dayılanma yeri değil.
Gerçi Özışık, "Burası milletin yeri, ben siyasetçi değil gazeteciyim.
Sizinle kavga etmeye değil, bilgi vermeye geldim" dedi ama, O gölgesiyle bile kavga eder.
Özışık'ı gölgesi sanmış üstüne yürümüş.
"Dövecek misin?"
sorusuna sırıtarak "Evet döveceğim" karşılığını vermiş.
Allah'tan araya, Dilek Akagün Yılmaz ve Oktay Ekşi girmiş de kavga önlenmiş.
Ama şımarık çocuklar gibi TBMM'de avazı çıktığı kadar bağırıp durmuş Çineli Öztürk. Bu kavga beni yıllar öncesine götürdü.
Öztürk'le Ankara'da bir lokantada tesadüfen karşılaştık.
Eski Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan'la balığımızı beklerken masamıza gelmişti.
Onu tanımıyordum
Ama o beni tanıyordu.
Hemen Başbakan Erdoğan'a sataşmaya başladı.
Başbakan'a laf söylemedim.
Sesini yükseltince aynı şekilde karşılık verdim…
Aramıza Özcan girdi… Doğrusunu isterseniz onunla şimdi karşılaşmayı çok isterim.
Yarım kalmış o hesabı tamamlamak için...