Avrupa Birliği için PKK'nın yeni tanımı, Aktivist…
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Genel Kurulu'nda görüşülen Türkiye raporunda, PKK terör örgütü için kullanılan ifade buydu. Örgüte 'Aktivist' diyenler arasında iki de CHP'li var.
Bunlardan biri Deniz Baykal, diğeri de Gülsün Bilgehan. AK Partili 7 milletvekili ise rapora ret oyu verdi.

Aktivistler, Yani eylemciler hâlâ Avrupa'nın terör listesinde.
Sözlükler aktivisti, 'toplumsal değişme ya da politik değişiklik için kasıtlı eylemci' olarak tanımlıyor…
Nitekim dün bu 'eylemcilerin' başındaki Murat Karayılan Türkiye de bulunan elemanlarının 8 Mayıs'ta Kuzey Irak'a döneceğini
açıkladı.

Terör örgütü mensuplarını 'aktivist', PKK terörünü 'çatışma' olarak niteleyen Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin hazırladığı Türkiye raporu, Aynı zamanda örgütün arkasında kimlerin olduğunun da bir belgesi gibi.
Yani dayılar belli…
Neyse…

Dün, Kandil'deki gazeteciler için sıkıntılı bir gündü…
Sıcak dakikalar yaşandı.
PKK açıklaması için 160'a yakın gazeteci keçi ve koyunlar arasında epey bekletildi.
Basın toplantısı sürekli ertelendi.
Nedeni, insansız hava araçlarının yaptığı uçuşlardı.
Heronlar önce Türkiye'nin sanıldı.
Sonradan anlaşıldı ABD'ye ait oldukları.

Dünyanın dikkatle izlediği basın toplantısına katılmak için günlerdir Hewler'de bekleyen onlarca basın mensubu dün sabah Kandil'e gitti.
Peşmerge kontrolündeki bir bölgede toplanan gazeteci ordusuna burada uyacakları kurallar anlatıldı.
Gazeteciler daha sonra konvoy halinde toplantının düzenleneceği yere gönderildi.
Cep telefonları toplandı.
Kandil'deki basın toplantısını aralarında AA, BBC ve El Cezire'nin de bulunduğu pek çok medya kuruluşu izledi.

Karayılan, 23 Nisan'dan itibaren çekilmenin başladığını ama asıl çekilmenin 8 Mayıs'ta gruplar halinde gerçekleşeceğini söyledi.
Örgüt elemanları beklenenin aksine İran'a değil, Kuzey Irak'a gidecek.
Karayılan süreci 'özgürleşme' olarak niteledi.
Ve "Sevinmek lazım" dedi.
Elbette kaygılar var.
Süreç ilerledikçe korkular da adım adım azalacaktır.
Herkese de güven gelecektir.

Türkiye tarihi bir dönemeçten geçiyor.
Taşın altına elini değil bedenini koyan siyasi iradeye ve Sayın Başbakan'a şükran borçluyuz.
30 yıldır akan kan durdu ya gerisi hikâye…
Umarız barış provoke edilmez.