Gün lerdir bir çetenin Adana Valisi Hüseyin Avni Coş'la ilgili sürdürdüğü 'karalama' kampanyasını ibret ve öfkeyle izliyorum.
Belli ki Sayın Vali, birilerinin nasırına basmış.

Önceleri
konuya müdahil olmak istemedim.
Çünkü mevzu pis.
Çünkü eskilerimiz,
"Bir şeyin şuyuu vukuundan beterdir" der.
Türkçesi, dedikodu, olayın gerçek olmasından daha fenadır.
Malum bu köşenin okuru çok.
Bu aşağılık dedikoduya alet olamazdım.
Ama Sözcü'deki o iftirayı okuyunca artık yazmak 'farz' oldu.

Aslı astarı olmayan bir bel altı vuruşu, gerçekmiş gibi gazetelere gönderen çete!
Bir insana bu ağır iftirayı atacak kadar pislik olduğunuz anlaşıldı.
Yolsuzluk varsa hele de belgeliyse hiç durma.
Ama insanın eşi ve çocuklarıyla ilgili böylesine çirkin bir yalanı kampanyaya dönüştürmek şerefsizliğin en büyüğü değil de nedir?

Ya çirkin dedikoduyu gazete sayfasına taşıyan o kafaya ne demeli?
Hani haberin 5N 1K (Kim, ne, neden, nerede, ne zaman, nasıl) kuralı vardı?
Haberiniz bu kurala uyuyor mu?
Bu soruları belgesiyle cevaplayabiliyor musunuz?

***
Bu tarz masa başı palavra haberleri 'Tan' ve 'Okey' yazardı eskiden.
Haa.
O ekolden geldiğinizi unutmuşum.
Sorarım aynı iftiralar size, karınıza ve çocuklarınıza atılsa ne yaparsınız?
Ortada belgeli bir kusur varsa eyvallah…
Ama 'yalandan' haber mi olur yahu?

***
Bu itliği kim yaptı ya da yaptırdı bilmem…
Araştırılıyordur.
Yakında işin rengi belli olur.
Çamur at izi kalsın mantığıyla hareket edip belden aşağı vuranlara bir hatırlatma yapalım.
Sayın Coş iyi bir devlet adamı olduğu kadar ailesine çok bağlı bir babadır da…
Göreviyle ilgili bir kusuru varsa yazıp çizelim. Ama aileyi işe karıştırmayın.
Biraz insan olun insan.