Geçen hafta referandum için oy kullanmaya gittik.
Yaklaşık bir aydır süren gerilim bitecek derken bu kez oy pusulası meselesi gerilimi çıktı. Türkiye küçücük bir konudan bile nem kapan, küçücük bir olaydan bile gerim gerim gerilen ülke haline getirildi.
Bunun kimseye bir getirisinin olmadığını herkes biliyor. Gerilimden faydalanan bazı ülkeler Türkiye'nin geleceği ile oynamaya devam ediyor. Bizler ülkemiz üzerine oynanan oyunları çok değil daha üzerinden bir yıl geçmeyen 15 Temmuz darbe girişimi ile gördük, yaşadık. Hal böyle iken referandum öncesi ve sonrası yaşatılan bir çok gerilim bana göre dış kaynaklı.
Çünkü Türkiye'nin özellikle ekonomik alanda gelişmesini istemeyenler önümüze böyle konuları atıp bizi ha bire tartıştırıp enerjimizi harcatıyorlar.
Konunun Antalya ölçeğine baktığımız zaman bizim kaybedecek bir dakikamız dahi yok.
Turizm sezonu geldi ve kapıya dayandı.
Bizim bundan sonra Antalya olarak yapacağımız tek şey sezonun hareketli ve bereketli geçmesi için elimizi taşın altına koyarak topyekun çalışmaktır. Aksi halde turizm sezonunu yani 2017 yılını kaybetme rotasına gireriz.
Bizim bu gerilimlerden uzak durmamız ve harıl harıl çalışmamız gerekiyor.
Özellikle Rus turistlerin yoğunlukta olacağını hesap ederek bu alanda aktif çalışmalar üretmeliyiz. Bunun için de önümüzdeki günlerde Rusya'da yapılacak ve 3 gün sürmesi planlanan Türkiye Festivali'nde Antalya'ya zirve yaptırmalıyız. Rusya'ya Antalya olarak çıkarma yapıp geçen yıl yaşanan olumsuzlukları silip atmalıyız.
Rusya'daki festival için Antalya'da yaşayan Rus komşularımızdan olabildiğince destek almalıyız.
Çünkü kendi insanlarının duygu ve düşüncelerine en iyi tercüman bizim hemşehri olarak kabul ettiğimiz Rus komşularımız olacaktır.
Peki iş sadece turizm mi?
Bu sorunun cevabı hayır. Özellikle tarım alanında Rusya ile yapılacak ihracat çalışmalarında çok sıkı bir çalışma yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Domates ihracatı halen istenilen seviyede olmamasına rağmen karşılıklı heyetlerin bu soruna çözüm bulacağı aşikardır. Tabi bir çok konuda önümüzde işler güçler dosyalar halinde duruyor. Örneğin bu yıl Avrupalıların kimilerine göre gelmeyeceği söyleniyor ama tam aksine tatillerini hiç aksatmayacaklarını söyleyenlerin sayısı hiç ama hiç az değil.
Avrupalıların tatil konusundaki hassasiyetlerini bilen sektör temsilcilerinden aldığım intiba bu yönde.
İşte bundan dolayıdır ki gerilimleri bırakıp işimize gücümüze bakmalıyız.
Yapacak çok ama çok işimiz var.
Haydi işler güçlere dört elle sarılmaya.
Sağlıcakla kalın.