Bugün yılbaşı.
Her yılbaşında bazı tartışmalar yaşanır, bu yıl da yaşanması doğaldır.
Yılbaşı denen olguyla ilgili rivayetler çok değişik. Kimilerine göre dini bir gün, kimilerine göre geleneksel bir gün, kimilerine göre normal bir sene-i devriye.
Ben konunun uzmanı olmadığım için böylesine bir tartışmadan çok "2016'da neler yaptık, neler kaybettik, ne umduk, ne bulduk" konusunu ele almak istiyorum.
Senenin son günü kafanızı da fazla şişirmek istemiyorum.
2016'ya umutlu başlayan Antalya, Rusya ile yaşanan uçak krizi ile özellikle turizmde umduğunu bulamadı. Bu yetmiyormuş gibi 15 Temmuz'daki kanlı darbe girişimi Antalya'nın tüm planlarını alt üst etti.
EXPO
2016'nın görkemli açılışını bile gölgeleyen bu talihsiz olaylara rağmen Türkiye büyük badireler atlatırken Antalyamız da bu badireleri iyi veya kötü atlattı.
Yaşanan tüm olaylara rağmen "Yıkılmadık ayaktayız" diyebildik. Hakikaten yıkılmadık ve kimsenin de bizi yıkmaya gücü yetmeyecek ve biz de buna izin vermeyeceğiz.
Geçtiğimiz haftalarda üst üste turizm sektörüne çağrıda bulunmuş ve ilk açıklama Vali Münir Karaloğlu'dan gelmiş, Avrupa'ya algı operasyonu çıkarması yapılacağını belirtmişti.
Birkaç gün önce de Corendon'un sahibi Yıldıray Karaer Avrupa'dan Türkiye'ye uçuş sayısını yüzde 20 arttıracaklarını açıkladı. Yaptığım çağrı yerini yavaş yavaş buluyor ve turizmciler elini taşın altına koyuyor. Bu açıdan baktığımızda 2016 acı ve tatlı olayları ile kapanırken 2017'ye umutla bakabileceğimiz görülüyor. Hani dedim ya bugün yılbaşı diye. İşte bugün bir çoğumuz yeni yılı evde karşılayacak gibiyiz.
Bu nedenle geçmişe dönüp şöyle bir baktığımda tek televizyon kanallı ülkemde ne de mutlu olurduk öyle değil mi?
Bir Orhan Gencebay ekrana çıktı mı hepimiz mest olur ardından da Nesrin Topkapı ile keyiflenirdik! O zaman da ortalık yıkılırdı sanki. Birçok kişi gece yarısını beklerdi. Nostalji ve geçmiş hatıralar. Her zaman güzel, her zaman aziz!
Ama şu da bir gerçek. Geçmişe ne kadar özlem duyuyorsak geleceğe de o denli güvenle bakabiliyoruz. Çünkü Türkiye eski Türkiye değil. Öyle önüne gelenin darbeler yapabileceği, ülkemin insanına boyunduruk takabileceği bir arena değil. Artık Türk insanı geçmişi de geleceği de çok iyi görebiliyor. Yaşadıklarını unutmuyor ve geleceğine kendi karar veriyor. Ben inanıyorum ki Antalyalılar da 2016'da yaşadıklarını unutmayacak ve 2017'ye umutlu bakacaklardır. Bu duygularla 2017'nin hepimize barış, huzur, sağlık, mutluluk ve bereket getirmesi dileğiyle 'Mutlu yıllar' diliyorum.
Sağlıcakla kalın.