Bu hafta Antalyalılar açısından acı dolu geçti.
Bir tarafta Alanya'daki şehit cenazemiz diğer taraftan Abdullah Sevimçok'un ani ölümü. Yaşam öylesine kısa ki ölüm bir nefes kadar yakın hepimize.
Hem şehidimize hem de AESOB Başkanı Sevimçok kardeşimizin ailelerine, yakınlarına ve sevenleri ile Antalyalılara başsağlığı, sabır diliyorum.
Hafta sonunda içinizi fazla karartmak istemiyorum. İnternette haberleri okurken gözüme ilginç bir haber takıldı.
ABD'nin New York kentinde, 'Türkler ile Kızılderililer Arasında Ortak Bağlar' adlı panel düzenlenmiş. Paneldeki bilim adamı düzeyindeki konuşmacıların verilerine göre, iki millet arasında müthiş benzerlik varmış.
İddiaya göre; Orta Asya ve Sibirya Türkleri ile Kızılderililerin DNA örnekleri çakışıyor.
"ABD'nin bize karşı aşırı sevgisinin ve stratejik ilgisinin bir nedeni de bu olmasın sakın" diye düşündüm. Bir dönem Prof.
Dr. Duran Canatan'ın araştırmasında da Pencaplılarla akraba çıkmıştık.
Panele ilişkin o ilginç haberi okurken, gerçekten de Kızılderililer ile ortak yönlerimizin az olmadığını gördüm.
Hani şöyle bir bakacak olursak; Biz Türkler dumanlı havayı çok severiz.
Tıpkı Kızılderililer de bizim gibidir.
Biz kızınca anında savaş baltalarını çıkarırız, Kızılderililer de. Göçebe hayata çok alışığız ama Kızılderililer de göçebe hayatı yaşamayı sever. Biz de at 'olmazsa olmaz' ata yadigarı binek hayvanıdır ve bu konuda ata sözlerimiz bile vardır, ata binmekten hoşlanırız. Kızılderililer de 'olmazsa olmaz' attır. Ne yazık ki göz boyamada acayip başarılıyızdır ve tıpkı Kızılderililer öyle. Az ve öz konuşuruz.
Filmlere bakın Kızılderililer de bizim gibi! Türkler en güzel şeylerin üzerine tüy dikmeye bayılırlar tıpkısının aynısı Kızılderililer de öyle. Bunca ortak benzerliklerimize rağmen ne Türklerin soyunun Kızılderililere ne de Kızılderililerin soyunun Türklere dayandığına ihtimal vermiyorum.
Birincisi Türk milleti ok atmada Kızılderililer kadar yetenekli değil.
Onlar da bizim gibi b...k atma konusunda elimize su dökemezler! Çünkü her konuda ahkam kesmesini bizden iyi kimse bilmez. İyi yapılanı sevmeyiz, kötü yapılanı eleştirirken dozunu kaçırırız. Tıpkı Antalya'da son dönemde yapılan kavşak ve köprüleri eleştirdiğimiz gibi!
Bu durumda, Kızılderililer ancak Türklerin uzaktan stratejik akrabası olabilirler.
Ha bir diğer konuda bizim benzimin solukluğu genetik değil yediğimiz borç kamçılarındandır!
Öyle değil mi? Hani demez miyiz şu atasözümüzü 'Borç yiğidin kamçısıdır' diye. Ama şöyle de bir şarkı sözü vardır ya, 'Benzemez kimse sana….' Haydi sağlıcakla kalın.