Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER DURNA (AKDENİZ)

Hayata dair

Bu hafta her şeyden uzak bir hafta sonu yazısı yazmak istedim.
Bunun için de hayat kriterimizde bizler için önem teşkil eden, insanlara ve olaylara bakış açılarımızı ele aldım.
Aslında hayat düzeneğinde her şey yerli yerinde. Yerinde durmayan ve her saniye akıp giden zaman. Yani 'hayatımız' o kadar farklı ve ilginçliklerle karşımıza çıkıyor ki. İsterseniz ilgilenmeyin ve alakadar olmayın.
Sanki elimizdeymiş gibi.
Hani hatırlar mısınız; nostaljik Türk filmlerindeki kıyafetler ve modelleri. O mini etekleri, apartman topuklu ayakkabıları.
Geçmişte belki de beğenmediğimiz o kıyafetler, şimdi vitrinleri ve üzerlerimizi süslemiyorlar mı? Beğenmediğimiz bir yiyecek, şifa kaynağı olarak gösterilmiyor mu?
Hayat bu demeli ki başka. Peki hayatımızda kaç dönüm noktası var biliyor muyuz? Sizce bu sorunun cevabı 'Okul, iş, ve evlilik hayatı' olabilir mi?
Okul hayatı?
Sanırım hepimiz okullu olduk, başarılara imzalar atıp başarısızlıklarımıza yandık.
Zor derslerimiz de oldu, işimize gelmeyince sanat derslerinden kaçmadık mı?
Kimimiz başarı belgeleriyle, kimimiz de kurul yoluyla geçmeyi tercih etmedik mi?
Ama eninde sonunda diplomamızı elimize aldık öyle değil mi?
İş hayatı?
Çoğumuz fabrikatör çocuğu olamadığı için sıkıntılılarla başladık bu hayata. Belki içimize sinmeden sadece para uğruna çalıştık.
Aylarımızı yıllarımızı ziyan ettik, kimimiz karşılığını aldı kimimiz alamadı.
Hedeflerimiz uğruna, her sıkıntıya göğüs gerdik. Sonuç ne oldu peki?
Kimisi çalışarak hedefine ulaştı, kimisi ise para uğruna zaman kaybetti.
Kısacası, kimisi başarısının meyvelerini toplarken diğeri başarmanın yanına bile yaklaşamadı. Tabi ki başaramadığı için sıkıntılarla yoluna devam etti.
Evlilik hayatı?
Sevgi evliliğin meyvesi derler ya. Her tencere kendi kapağını bulunca değmeyin keyiflerine. Etraftakiler söylenirlerdi ya gençlere, "Eşi olmayan insan çiçeksiz vazoya benzer" diye. Bu işi tencere kapak ilişkisinden çıkartıp çiçek-vazo dönüştürürlerdi ya. Son zamanlarda yapılan evliliklere bakılınca, "Maşallah evlenen evlenene" diyesim geliyor. Ya cicim aylarındayken boşanmalara ne demeli? Daha anne babalar mürüvvetin tadına doyamadan, torun sevgisini tadamadan, şahitler önce nikah masasına sonra mahkeme kapılarına koşuyorlar.
Hatta bazılarında daha bebekler büyümeden ortada kalmıyor mu? Onların günahları ne?
Hani onları elmas gibi işleyecektik?
Hayat...Hayatın...Hayatım...Hayatımız...
Muhakkak hepimizin hayatında farklı farklı dönüm noktaları vardır. Sahi siz hayatınızın hangi dönümündesiniz?
Sağlıcakla kalın.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA