İzmir'in güzel ilçesi Urla'da, HDP üzerinden yaşanan, çok tatsız gerginlik, üzücü bir işaret gibi.
Olaya birbiriyle çatışan taraflardan uzaklaşıp, objektif yaklaşalım.
Birlikte hatırlayalım:
Urla'da geçtiğimiz pazar günü, HDP seçim bürosu açılışında, ciddi bir gerginlik yaşanmıştı.
Provokasyona çok açık ortamda, HDP'liler ciddi saldırıya uğramış, taşlanmışlardı.
Gözaltılar ve yaralanmalar olmuştu.
Sonrasında İzmir Emniyeti, Urla'daki sivil toplum örgütleri, Urla Belediye Başkanlığı, siyasi partilerin temsilcileri, HDP yöneticileri, bir araya gelerek, çeşitli görüşmeler yaptılar.
Önlemler aldılar.
Ama dün yeniden ilçeye giden HDP (Halkların Demokratik Partisi) üyelerine; Urla içinde yaşanan gergin ortamın sürmesi, provokatif söylemlerin hızla yaygınlaşması nedeniyle; ilçeye giriş için izin verilmedi.
URLALILAR ÇOK ÜZGÜN
Bu durum Emniyet Müdürlüğü'nün, güvenlik ve koruma amaçlı, zorunlu yaklaşımı olarak yorumlandı. Konuştuğum, demokrat çizgide, tüm siyasi partilere saygı gösteren Urlalılar; hem yaşadıkları gerginlik nedeniyle, ciddi kaygılarını dile getirirken; hem de kışkırtıcı söylemlerin yaygınlaştırılmasıyla, bu ortamın körüklendiğini belirttiler. Urlalılar bu durumdan çok üzüntü duyuyor.
Kimseyle çatışmak, kavga etmek istemiyor.
Sonuçta HDP, diğer tüm siyasi partiler gibi, bu ülkenin partisi. Bu ülkenin hukuk kuralları sınırlarında kurulmuş, doğal olarak siyasi faaliyetini, demokratik olması amaçlanan bir ortamda sürdürmeyi hedefliyor.
Aslında tabloya bakıldığında, başta Emniyet olmak üzere, Urla'daki sivil toplum örgütleri yöneticileri, siyasi parti temsilcileri, olayın en temel aktörlerinden HDP'nin yöneticileri; gelişmeler ve karşılaştıkları gerginlik karşısında; sağduyulu davranmışlar.
Ama işte yine, her zamanki 'etkitepki' meselesi.
Gelişmeler kontrolden çıkınca, girişlerine izin verilmeyen gruptan bazıları da, denetim mekanizmasının dışına çıkarak, Urla dönüşü sırasında Güzelbahçe'deki bazı seçim araçlarına zarar vermişler.
DİLEĞİMİZ; TEKRARLANMASIN
Yine HDP sempatizanı olduğu sanılan bir grup, askeri bir aracı taşlayarak, içindeki iki görevlinin yaralanmasına neden olmuş. Konuştuğum HDP yöneticileri, bu tabloyu da kesinlikle onaylamıyorlar.
Üzüntü duyduklarını, iradelerinin dışında gelişmeler olduğunu belirtiyorlar.
Ama Urla'da yaşadıkları nedeniyle de, kaygılı ve tedirginler. Bu tabloyu, tanık oldukları saldırı girişimini, 'demokratik' tahammüle sığdıramıyorlar. "Bizler bundan sonra daha çok çalışacağız.
Barış oluncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz. Urla'ya da barışı getireceğiz.
Amacımız sadece barış. Bizler provokasyonlara gelmedik gelmeyeceğiz" diyorlar.
Dileğimiz Türkiye'nin hiçbir noktasında, bu ve benzeri görüntülerin bir daha tekrarlanmaması.
Ama aysbergin altında, özellikle HDP üzerinden bu alanda, sanki körüklenmek istenen Türk-Kürt çatışmasına yönelik bir manzara var. Urla'da yaşananların tesadüf olmadığını düşünüyorum. Olaylara farklı kesimlerden konuştuğum insanların, pencerelerinin bütününden baktığımda; ortada sanki halkın iradesi dışında; üstü örtülü, örgütlü bir girişimin varlığını görüyorum.
Herkesin sağduyulu olması gerekiyor.
Farklı kesimlerden sokağa taşabilecek, provokasyona açık hareketler; bu ülkede herkese çok zarar verir, can yakar...
GÜNÜN SÖZÜ
"Yapabildiğiniz veya düşünebildiğiniz her neyse başlayın. Cesaretin dehası, kudreti ve büyüsü vardır."
Goethe