CHP'nin adayları ve adayları belirleme yöntemleri üzerine, başta İzmir olmak üzere çok sayıda kentte tartışmalar ve karmaşa sürüyor. Gidenler çok haklı olarak; hem seçilen yöntem, hem de karşılaştıkları nezaketsizlik nedeniyle; kendilerini 'en haklı' ilan ediyorlar.
Yeni gelenler doğaldır, kendilerinin en doğru aday olduğu düşüncesindeler.
Kanımca bu tartışmaların hepsinin içi boş; çünkü hem yeni gelenler, hem de gidenler (bazı istisna isimler hariç), şimdiye dek bulundukları bu parti ve diğer siyasi partiler için, 'parti içi demokrasi'yi savunmadılar. CHP'nin kendi içindeki siyaset yapma biçimleri, fiziki olarak "demokratikleşmediği" sürece, bu ve benzeri manzaralar çok yaşanacak. Zaten yıllardır, benzeri tablolar yaşanmıyor mu! Yeni mi bu gördüklerimiz!
Türkiye'de eğer CHP ve diğer partilerde, siyaset yapan isimler, kullanılan yöntemler üzerine yakınıyorlarsa, öncelikle parti içi demokrasiyi savunacaklar. Savunmalıydılar! Bu yaklaşımı, özellikle bazı koltuklarda görev yaparken göstermeyenler, bana sahici gelmiyor. Samimi ve inandırıcı olmuyor.
SİYASİ PARTİLER YASASI DEĞİŞMELİ
Zaten tüm siyasi partiler için en doğrusu, gerçek anlamda parti içi demokrasinin sağlanmasıdır.
Siyasetin özünün demokratikleştirilmesi amacıyla, öncelikle 'Siyasi Partiler Yasası' değişmeli.
Tam üyeli 'ön seçim sistemi' dahil, tüm yöntemler, yasa ile tanımlanarak, demokratik siyasetin önü açılmalı.
Şimdi böyle demokratik bir süreç yaşasaydık; sorarım size, hem görevdeki başkanların, hem de yeni gelenlerin acaba kaçı, bileklerinin hakkıyla aday olabilirlerdi? Bu nedenle, siyaset öncelikle kendi içinde demokratikleşmeli. Halkın iradesi, seçim süreçlerinde partilerin adaylarını seçmesinin üzerinde etkili olabilmeli.
Bunun da şimdilik en hakiki yolu, yeni anayasa yapılırken; demokratik anayasa ile uyumlu, yeni bir siyasi partiler kanunu ve tüm eğilimlerin temsil edilebildiği, yeni bir seçim sistemi üzerinde çalışmaktır. Bu konuda fikri olmayan ve en önemlisi sahici bir fikrin takipçisi olmayan siyasetçiler, bu nedenle boş yere yakınmasınlar!