Socar Türkiye'nin CEO'su Kenan Yavuz'un, geçtiğimiz günlerde Yeni Asır'a verdiği bir demeç, İzmir'in gündemine yeni bir tartışmayı getirdi. Kenan Yavuz, İzmir'in gelecek kimliğinin turizm ağırlıklı olması gerektiğini vurgulayıp, İzmir Alsancak Limanı'nın yük gemilerine kapatılmasını önerdi. Dün Kenan Yavuz ile konuştuk. Alsancak Limanı'nın İzmir'in kentsel dönüşümünde bir simge olmasını öneren Yavuz, limanın sadece kruvaziyer gemilerine hizmet vermesini öneriyor.
Elbette Socar bünyesindeki Petkim'in kendi limanını yapıyor olması; aynı grubun CEO'su konumunda olan bir kişinin de, böyle bir öneri getirmesi, 'etik' anlamda sıkıntılı görülebilir. Ama Kenan Yavuz, böyle bir öneriyi Petkim'de bir liman yaptıkları için gündeme getirmediğini özellikle vurguluyor. Zaten Yavuz'un verdiği bilgiye göre, Petkim'in Limanı, hem Alsancak ile hem de Çandarlı ile rekabet edebilecek düzeyde. Yavuz "Limana konteyner gemilerini getirecek bir ortağımız var. Yani limanımızın bugünden kapasitesi tamam." diyor.
TARTIŞMA YENİ DEĞİL
Sonuçta Yavuz'u tanıdığım için, bu konudaki samimiyetine inanıyorum. Yavuz'un yaklaşımı, daha çok kente karşı duyduğu aidiyet duygusu ve katkı getirme amaçlı. Aslına bakarsanız, Alsancak Limanı'nın yük gemilerine kapatılması tartışması, yeni değil. Yıllar önce rahmetli Ahmet Piriştina'nın Büyükşehir Belediye Başkanlığı sırasında açılan bir yarışma projesinin sonucunda, aynı konu gündeme gelmişti. Alsancak ile Turan arasındaki 550 hektarlık alanda kurulması planlanan yeni İzmir için, Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen uluslararası yarışmayı Alman Mimar Jochen Brandi kazanmıştı. Günümüzde Bayraklı'da konumlanan yeni alanın tüm planlamasının kökü, Brandi'nin fikirlerine dayanıyor. Proje'de Bayraklı'dan bir kanal açarak, denize ulaşma fikri bile vardı. Aynı proje, limanın yük gemilerine kapatılmasını, kıyının tamamen yeniden planlanmasını içeriyordu. Rahmetli değerli Piriştina, projedeki 'limanın kaldırılması ya da kaldırılmaması' kararını uzun vadede 'kentin ortak aklına' bırakmış, diğer ayrıntıları uygulamayı hedeflemişti. Bu amaçla, meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine başvurulmuştu. Proje etap etap uygulanacaktı.
Şimdi gelelim 'liman' konusuna, bu konuda uzman olmadığımız için, kesin yorumlar yapmak, boyumuzu aşar. Ama bu durum Yavuz'un söyledikleri üzerine ciddi düşünmemize de engel değil.
Her şeyden önce unutmamak gerekir ki 'İzmir tarihsel olarak bir liman şehri'.
Yavuz "Sadece Aliağa'da Nemrut Körfezi'ndeki limanların toplam yük elleçleme miktarı 3 milyon TEU'yu bulacak. Bu kapasite 2025 yılına kadar bölgenin ihtiyacını karşılar. İzmir EXPO 2020 hedefinde olduğu gibi, kendini turizme hazırlamalı" diyor haklı olarak. Çandarlı Limanı ise bittiğinde, dünyanın en önemli on limanı arasında olacak. Yavuz, İzmir'in kentsel dönüşümü açısından da limanın en önemli konu olduğunu belirtiyor. Yine "İzmirli, Alsancak Limanı'na bir kruvaziyer gemisinin mi yoksa konteyner gemisinin mi gelmesini tercih eder? Kente gelen bir konteyner gemisinin İzmir halkına, esnafına, kentin güzelliğine katkısı var mı? Körfezde kruvaziyerler, yelkenliler, yatlar dolaşsın. Yük taşımanın, o kadar TIR'ın Alsancak'a girip çıkmasının İzmir ekonomisine ne katkısı var?" diye soruyor.
BİLİMSEL İNCELEMELİ
En güzeli bu konuyu öncelikle uzmanlarının elinde 'bilimsel veriler' ile incelemek.
Çünkü doğal olarak ihracatçı, rekabet ortamına ve maliyetlere bakacaktır. İhraçatcının zarar göreceği bir tablo zor kabullenilir. Ayrıca bu konuda kentte ortak akıl yaratabilmek için, Barselona başta olmak üzere, dünyadaki diğer örnekleri de çok iyi incelemek gerekir. Ama şurası bir gerçek ki; artık İzmir Limanı'nda yoğunluğu artırıcı tüm uygulamalar kenti sıkıntıya sokar.
Sonuçta İzmir'in liman kenti olma özelliği, korunarak sürmeli. Ama Alsancak Limanı'nın bir modernizasyona ihtiyacı olduğu, kesinlikle daha çok büyüyemeyeceği, kruvaziyer limanı olarak güçlendirilmesi bir zorunluluk. Yine de Yavuz'un söyledikleri, bilimsel veriler eşliğinde değerlendirilebilir. Galiba temel soru şudur: İzmir Alsancak Limanı, simgesel anlamda korunurken, dönüşüm 'kruvaziyer ve marina', 'eğlence-dinlence merkezi' ağırlıklı gerçekleştirilebilir mi? İhracat açısından ekonomik zarar verici yönü olur mu? İzmir'de yeni bir anlayış ile Akdeniz'de, ticaret, kültür, turizm ve teknoloji liman şehri imgesi yaratılabilir mi?