Alacakaranlık şehvetinde, sesleniyorum gri şelaleden size Ey buğulu yurdun, iyi, güzel, sıcak, insan, sevgi kardeşleri Ey yurttaşlık dersi, milli güvenlik ve utanca dönme isteği Yeminle, temiz bir kalple oturuyorum, işte tam önünüzde Biliyorum, hepimiz, kendimizde çok yaralanmış bir suretiz Biz, karşılıksız aşklarda gibi, bahtsızlaşan cömert çığlığız Bu haldeyken işte, hepimiz, hepiniz, birlikte tekliğimiz gibi Durgunlaşan, rahatsız, sönen bir zihinle karışıyorum hayata Masa başı bir telaşla mesela, içimde sarp kayanın yamacına Uyanık bir mekanda, zamansızlaşan tüm öğle vakitlerinde Sonsuzun tüm gözlerinde, enginde ve tüm açık denizlerde Sızlanıyorum uzaklaşırken, anlaşılmayı bekleyen dünyadan Her şey ve inançlarım; kedilerim, sızlanan benden kaçarken Barikatlarda büyüttüğüm ışık, sevgim uysal, sessizce ağlıyor İçimdeki şarkı küskün, ölüm çok sade, kabulümüz eşit, yalın Sevgilim, oysa ben seni, üstelik ne çok sevmeye gelmiştim Oysa şimdi belki, şu an gençlerimiz vuruluyor dağlarımızda Doğa söz vermişti, solacak kış gurbeti, çiçekler açacaktı oysa Direkleri kırılmış, alınları yıldızlı, anacığının acı kuzucukları Kim bilir, mahzun yüzlü çocuklar ne hissediyor son soluğunda Şiddetin, hüznün eksilen kollarında, çığlar birikiyor ülkeme Merhametli feryat dinmiyor, közlenmeyen o büyük sofrada Sevgilim, bazen bir generalin kucağında uzanıp ağlıyor ölüm Bazen dağda yolunu yitirmiş, patikada kimsesiz bir güvercin Sevgilim, beyaz bir hale sızıyor bu çocukların dudaklarından Gözlerinde keşfedilmemiş, uzun namlulu, masum bir korku Bekliyorlar hepsi, sırayla, sabah kızıllığında, kara kefenlerini Elleri soğukta, çatlamış, tetikte kanlı, ah delikanlı, dev elleri Kime anlatırız, nasıl, bu ıssız, çöl yolculuğunun hikayelerini Sevgilim, kalplerimiz; hepimizin gizli, şefkatli, büyük Allah'ı Ey hayat, kim dinleyecek onları, nereye yağacak kar, olacaklar Acaba hangi cennette arıtacağız, genç ölülerin kırık yüzlerini Nasıl affedecekler, dilsizleşen ağzımızda sessiz bizi, hepimizi Yangın ışıltısındaki dumanlar, toz bulutları, kararan ne varsa Artık eskiyen acılarımızın çarpımının yaşı, bu yeryüzü kadarsa Ey insan, kardeş, ey asker, ey dağ çocuğu; aç ruhuna kalbini Ah ülkem, ölüm nedeniyle kapalıyız; indir bütün kepenklerini