Muhabirlik, gazetecilik mesleğinin özüdür. Bizim meslekte muhabirlik yapmamış birine, hep temkinli yaklaşılır. Muhabirlik yapanlar, bu görevi yapmayanları, sessiz sedasız da olsa, tam bir gazeteci saymazlar. Muhabirlik müthiş keyifli, ama bir o kadar zor iştir. Haberin peşinde koşmak, bir haberi koklamak, şekillendirmek, haberin bütün taraflarına ulaşmak; bütün bunları yaparken objektif olmak, gerçekten zor iştir. Muhabir bir yandan '5N 1K' ilkesi ile; ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden ve kim sorularıyla haber çözümlerken, bir yandan da çeşitli zorluklar yaşar. Bazen sözlü taciz görür, mikrofonu itilir, saldırıya bile uğrar.
GÜZEL BİR KATILIM
Başka bir açıdan baktığınızda da, gazetecilik mesleğinin bütün yükünü sırtında taşıyan tüm muhabirler, günümüz Türkiyesi'nde ne yazık ki meslekte en düşük ücreti alırlar. Ama buna rağmen, haberciliklerini her zaman onurlarını koruyarak sürdürüp ayakta kalırlar. Aile babalığı yaparlar. Hayatlarını sınırlı imkanlar ile sürdürürler.
Bir muhabir, ancak ilerleyen yıllarda, kendi uzmanlık alanında kitap ve benzeri projeleri geliştirirse, koşullarını daha iyileştirebilir. Bu mesleğe yıllar önce girerken, hep muhabir olarak kalmayı, onun heyecanını yaşamayı hedeflemiştim. Koşullar muhabirlikten medya yöneticiliğine de sürükledi. Ama muhabirlik, bu mesleği çok sevdiğinizde, her zaman gönlünüzde yaşar.
Yani muhabirlikten yetişen bir gazeteci, aslında, özde hep muhabir kalır.
İzmir'de de mesleğini yıllardır muhabirlik yaparak sürdüren, artık alanlarında 'duayen' olmuş, çok değerli arkadaşlar var. Atladıklarım olur kaygısıyla, isimlerini tek tek saymıyorum. İşte o muhabirler arasından sevgili Ertan Gürcaner, kardeş kuruluşumuz Yeni Asır'dan bizim aramıza katıldı. İlk günden itibaren tecrübesiyle, çalışkanlığıyla, haber merkezimize güç kattı.
Gazeteciliği en onurlu görev alanında sürdüren tüm muhabirleri ve Ertan Gürcaner'i selamlıyorum.