İzmir'in bir üniversiteler kenti olması gerektiğini, olabileceğini, bu yolda ilerlediğini; bu doğal tablonun bir stratejik plan ile desteklenmesinin önemini, sık sık bu köşede vurguluyorum.
Bu konuda adım atan kişi ve kurumları destekleme gayretindeyim.
Şu anda İzmir'de 4'ü devlet, 5'i vakıf olmak üzere 9 üniversite bulunuyor.
İzmir'in gururu sayılabilecek Ege ve Dokuz Eylül, çok çok büyüdü.
Yani her ikisi de kendi içlerinden yeni üniversiteler doğurabilecek konumdalar.
Belki bu nedenle, İzmir'e bir devlet üniversitesi daha kurulması, kısa vadede gündeme gelmeyebilir.
Ayrıca yeni kurulan Katip Çelebi'nin, daha çok geliştirilmeye ihtiyacı var. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ise kendisine göre, çok doğru bir çizgide ilerliyor.
OLUMLU GELİŞMELER
İzmir'deki vakıf üniversiteleri de övgüyü hak ediyor. Çünkü eskiler çok gelişti.
Yeni kurulanlar ise yaptıkları ataklar ile dikkat çeker noktaya ulaştılar. Vakıf üniversitelerimiz İstanbul'daki üniversitelerle yarışır durumdalar. Şu anda İzmir'de üniversite öğrenci sayısı 165 bin civarında, bu öğrencilerin yüzde 7'si yabancılardan oluşuyor.
Edindiğimiz bilgiler; Bahçeşehir, Bilgi, Kültür, Başkent ve Beykent üniversitelerinin de; İzmir'de butik kampüsler açmaya yönelik yeni bir planlama içinde olduğunu gösteriyor.
Yine İzmir'in gurur duyulacak eğitim kurumu İzmir Özel Türk Koleji, uzun bir süredir yeni bir üniversite projesi üzerinde çalışıyor. Bütün bunlar çok olumlu gelişmeler.
Kent bir yandan yeni yatırımları kucaklayarak, yükseliş dönemine girmeye aday. Sonuçta sahip olduğu tüm olanaklar ve doğal güzellikleri ile birleştiğinde; İzmir'in kendiliğinden 'evrensel bir üniversiteler kenti kimliği' kazanma konusunda, ciddi yol kat ettiğini görmek mümkün.
İzmir'de alkışlanacak düzeyde, çok değerli bilim insanları ve yine bu alanda parmakla gösterilecek yöneticiler var. Bu insanlar da, çok sık İzmir'in 'üniversiteler kenti' kimliğine, bunun önemine değiniyorlar. Örneğin bunlardan biri, Prof. Dr. Murat Barkan.
Yaşar Üniversitesi'nin çok başarılı rektörü Murat Barkan ile ne zaman sohbet etsek; kendi üniversitesinde başardığı projeleri paylaştığı aynı heyecan ve bilimsel veriler ışığında; İzmir'in nasıl daha üst düzey bir üniversiteler kenti olabileceği, olması gerektiği üzerine konuşuyoruz. Barkan her sohbette, İzmir'in sahip olduğu olanakların yanı sıra, henüz verimli bir biçimde yararlanamadığı kaynakları açısından da, bilimsel çevrelerin ilgi odağına yerleşmeye aday bir kent olduğunu vurguluyor.
Barkan, artık tanınmış Amerikan, İngiliz, Alman ve Hollandalı marka üniversitelerin, İzmir'in üniversiteleri ile ortaklıklar için çalışmalar yaptıklarını belirtiyor. Murat Barkan Hoca; İzmir'in üniversite kenti olmasına ve buna bağlı olarak, aynı zamanda yabancı öğrenci sayısının artmasına vurgu yapıp; kente kazandıracaklarını heyecanla anlatırken; şunlara da dikkat çekiyor: "Uluslararası öğrenci ve bilim insanlarına açılımın İzmir'e 'çok kültürlü genç nüfus enerjisi aşılamak' yanında bilim ekonomisinin sağlayacağı akademik rekabete dayalı dinamizm ve uluslararası finans kaynağının, dikkate değer olumlu ekonomik hareketlenmeler getireceği açık.
Bu gelişme sonrasında, değinilen üniversiteli nüfusunun, İzmir'de konaklayacağı, bu kentin ulaşım olanaklarından yararlanacağı, temel ihtiyaçlarını bu kentin ekonomisine katkı sağlayarak karşılayacağı hiç unutulmamalı."
ÜSTÜNLÜK İZMİR'DE
Murat Barkan'a göre, artık bu alanda İstanbul'da deniz tükenmiş durumda; İzmir hem tercih edilirlik açısından, hem de 'uluslararası akademik yayın ürünleri' noktasında, daha üstün konumda; kentin olanakları çok sayıda yeni vakıf üniversitesinin kurulmasına çok uygun.
Elbette bu konuda yazılacak çok şey var. Dönem dönem Murat Barkan'ın da görüşlerini aktararak bu konuya yeniden değineceğiz. Sanıyorum kentin bütün önemli aktörleri, İzmir'in 'üniversiteler kenti olabilme' potansiyeliyle, önümüzdeki aylarda daha çok ilgileneceklerdir.
Yani bu doğal gidişi, daha planlı hale getirmek, kenti yönetenlerin görevidir.