Ne çok acı barındıran bir ülke olduk. Ölümler ile buluşan bir ülke... Sürekli 'normalden uzaklaşan', hep acılara yaslanan bir ülke... Bir yanda Afyonkarahisar, diğer yanda insan tacirlerinin ellerinde, İzmir açıklarında ölümle buluşan insanlar. Ah! Öncesinde şehitler, gencecik ölümler... Çok trajik bu tablo, insanın içi çok acıyor, bunların tümüne birden bakınca. Bütün bu acı rüzgarlarının altında hayat devam ediyor işte.
İzmir'de de önceki gün bir güzellik yaşadık. İzmir Gazeteciler Cemiyeti, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Ege Üniversitesi'nin işbirliğiyle; kente çok güzel bir Basın Müzesi kazandırıldı.
***
Büyükşehir Belediyesi, geçtiğimiz yıllarda İzmir'in tarihsel ve simgesel değerleri arasında bulunan
Ayavukla Kilisesi'ni, (Aziz Vukolos) gerçekten övgüye değer, alkışlanacak güzellikte restore ettirmişti.
Bu restorasyon sırasında, kilisenin müştemilat olarak kullanılan yapısı da geri kazanılmıştı. İzmir Gazeteciler Cemiyeti yönetimi ve Başkanı
Atilla Sertel de, uzun süredir kente bir basın müzesi kazandırma sevdasındaydı. Büyükşehir Belediye Başkanı
Aziz Kocaoğlu, kilisenin karşısındaki bu güzel yapıyı, süresiz şekilde Cemiyet'e verince, Ege Üniversitesi'nin de değerli katkılarıyla, ortaya çok güzel bir basın müzesi çıktı.
***
Bu basın müzesi için, Büyükşehir Belediyesi'ne, İzmir Gazeteciler Cemiyeti'ne ve katkıları için Ege Üniversitesi'ne teşekkür borçluyuz. Ama iki kişiye, özel teşekkür etmek gerekli. Gazetecilere verdiği sözü tutarak, hayranlık verici şekilde restore edilen Ayavukla'nın karşısında, güzel avlunun içinde yükselen binanın, basın müzesine çevrilme fırsatını yarattığı için, ilk teşekkürüm Başkan Aziz Kocaoğlu'na. İkinci teşekkürüm ise bu projeyi sonuna kadar heyecanla takip eden, hayata geçiren, İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı sevgili Atilla Sertel'e. Bu basın müzesiyle, İzmir'le birlikte aslında Türkiye bir güzellik kazandı. Dostum Atilla Sertel ile gurur duydum. Çabası
İzmir'e anlam kattı.
***
Bir şehir dışı yolculuğuna hazırlandığım için, sürekli yenilenen sergiler ve güzel avluda düzenlenecek etkinliklerle, aktifleşecek müzeyi hızla gezerken; 'öldürülen gazetecilerle' ilgili bölüm,
taş gibi oturdu yüreğime.
Sonra ayrılmak için dışarı çıkınca, 1996 yılında görevi başında öldürülen genç gazeteci
Metin Göktepe'nin annesi
Fadime Göktepe ile karşılaştık. Kucaklaştık sevgiyle. Bir zamanlar, yıllarca İstanbul'dan yollara düşüp, bir grup meslektaşımızla birlikte, adeta
sürgündeki mahkemeye, Afyonkarahisar'a giderdik Göktepe duruşmalarını izlemek için.
Metin'in sevgili anacığı, adliye kapısında hepimizi kucaklardı; oğulları, kızları gibi; ama gözleri dolarak... Hep içindeki acıyı usulca saklayarak. Onu yalnız bırakmadığımız için, şükranla sunardı bize; gözyaşlarıyla ve büyük oğul acısıyla bezenmiş güzel yüreğini. Ah!..
***
Geçen gün bir yazımda Dikili'de yaşanan
Barış Günleri'ni yazmıştım. Yeni yapılan
Nazım Hikmet Parkı'na, Türkiye'nin en büyük
Nazım Hikmet büstünün yerleştirildiğini vurgulamıştım. Nasıl olduysa, değerli heykeltıraş, 'yaratıcılığıyla sanatseverlerin dikkatini çeken'
Sercihan Alioğlu'nun adını, 'Sercan Aliağaoğlu' diye yazmışım.
İnsan gazeteciliğin hızlı temposunda, bir ismi yanlış yazınca,
çok mahçup oluyor...
Neyse ki 'her işte bir hayır var' denir ya... Belki de hayat, sanatsal anlamda çok heyecan verici olan, 147 santimlik bu büstün yaratıcısını, bir kez daha anmamızı istedi. Kim bilir! Yolunuz Dikili'ye düşerse,
koca usta Nazım Hikmet'e, güzel büstünün önünde bir selam çakın mutlaka...
***
Bu arada başka bir güzelliği daha duyurayım. İzmir'in kent kültürü dergisi
İZMİR İZMİR, yüzüncü sayıya ulaştı. Kültür hamalı sevgili
Tufan Atakişi'nin öncülüğünde, 1996 yılının Haziran ayında yayınlanmaya başlayan dergi, ciddi emek sürecinin sonunda, yüzüncü sayısıyla sevgili okurlarının önünde. İzmir'de, 17 yıldır düzenli çıkmayı başaran, bu veya benzeri başka dergi yok. İZMİR İZMİR Dergisi'ne destek veren kurumlara teşekkür edelim. Ama
duyarsız kalanları da el vermeye çağıralım. Çünkü sadece gönüllülük ile yaşayan bu dergiler, kentlerin sembollerinden. Bu nedenle destek çoğaltılmalı. İZMİR İZMİR'i, yüzüncü sayısından sonra, 'hüzünlü coşku' içinde bırakmayalım...