İnsan bu ülkede bazen ne yazacağını bilemiyor.
Çok çaresiz kalıyorsunuz. Daha doğrusu içinizden hiç yazı yazmak gelmiyor.
Gazetecilik tuhaf bir meslek üstelik... Sonu gelmez bir tanıklığın parçasısınız.
Bazen bir şeyler başlarken, siz de yazmaya başlıyorsunuz, oysa içiniz ne çok acıyor. Nasıl bir karanlık basıyor insanı. Nasıl bir ağırlık.
Bayramın birinci günü, yazımı yedekleyerek Yazı İşleri'ne bırakmışım.
Aslında ertesi gün yine gazetede olacağım ama hani bayramın çoşkusu, belki daha erken bir yedek yazı yazarak, tatlı bayram sevinçlerinin gölgesi altında eğilip yaşam ağacının altında, sevdiklerimle tadını çıkaracağım tüm güzelliklerin. Öyle umuyorum. Öyle arzuluyorum.
HÜZÜNLÜ BİR TELEFON
Ama işte hiçbir plan olmuyor hayatta. Hele ki Türkiye'de. Türkiye gibi bir ülkede.
Vakit gece yarılarına çoktan dayanmış, hüzünlü bir telefon geliyor çok uzaklardan, televizyonun görüntüsü. Babamın İş Bankası memurluğundaki sürekli göçmenliğimiz nedeniyle, ilkokulun bir bölümünü okuduğum, hayatı paylaştığım çok sevgili Gaziantep, kadim, canım güzelim kent, patlayan bomba, ölen canlar, alçak, sefil, rezil bir halk düşmanlığı... Ah hazan vakti...
Büyük bir insanlık trajedisi. Bütün bunlar! Nasıl alçakça...
Ben bir yurttaş olarak, bu zavallı sürecin başından bu yana, yıllardır, hep barışı savundum.
Hep barışı... Taviz vermeden... Yıllardır...
Elbette savunmaya devam edeceğim...
Ama bu ortamda, bu alçak halk düşmanlığı, bu aşağılık durum karşısında, en çok üzüldüğüm barış umutlarının giderek, ne yazık ki örselenmesidir. Ezilmesidir. Barışın ihanete uğramasıdır...
Bu gerçekten çok çok acı.
KARMAŞIK BİR SÜREÇ
Açıkca halk düşmanlığının yapıldığı yerde, barış umudu nasıl yaşayacak, nasıl yeşerecek. Bu büyük bir acı.
İnsan umudunu yitirmek istemiyor. Bu sancılı süreçte, tek umudumuz sağduyunun, insanlığın, büyük insanlığın öne çıkmasıdır. Ölümlerin sona ermesidir. Tek umudumuz terörün son ermesidir.
Tek umudumuz barış kapılarının yeniden çalınmasıdır.
Ama açıkcası bunu, acaba gerçek anlamda kimler istiyor, kimler istemiyor, önce buna bakmak gerekli, süreç çok karmaşıklaştı, çok tuhaflaştı, çok acıtan bir yere taşındı...
Barışı istiyorlar mı, bunu bilmiyorum.
Birkaç gün yazı yazmamak galiba en iyisi...