Futbol Federasyonu, Ankaragücü ile Ankaraspor arasındaki ilişkiyi netleştirerek, ortaya sert bir tavır koydu. Geçen sezonun ikinci yarısından itibaren oyuncularına ödeme yapmayı bırakan, lig ikinciliğine kadar yükselen kadroya maç başı paralarını, primlerini ödemekten vazgeçip, kaderine terk eden bir yönetim anlayışı vardı Ankaraspor'da.
Süreç Melih Gökçek'in, seyircisi ile tribünde de güçlü olan Ankaragücü'nün başına geçmesi için işledi.
Şimdi aynı isim tarafından yönetildiği ve yönlendirildiği bilinen iki takımdan birinin "fazla" olduğu tespit edildi, gerekli uyarılar yapıldı.
Benim en çok şaşırdığım, Federasyon'un bu açıklamasının Ankaraspor Başkanı tarafından "siyasi" olarak değerlendirilmesi. Ahmet Gökçek'in Ankaragücü başkanı olması veya kürsüye babası Melih Gökçek'in çıkıp konuşması "siyasi" değil, "Eğer sahibi değişmezse, Ankaraspor'u küme düşürürüz" açıklaması siyasi.
Daha önce bu tip "kardeşlikler" liglerimizde yaşandı. Yanlış olduğu halde bunlara izin verilmesi, bundan sonra da aynısının devam etmesi anlamını taşımamalıydı.
Zaten kanunlar ve yasaklar, gereklilik durumunda çıkar. Federasyon, ilk kez karşılaştığı olayların, gelecekte tekrarlanmaması adına, kendi mevzuatı ile önlemlerini almış durumda.
Bu kararı tartışmak yerine, Ankaraspor'un taşıdığı değeri çok fazla yitirmeden, lige devam etmesi sağlanmalı. Sonuçta ortada bir şirket var. Herhalde ortakları da vardır. "Yatırımımızdan zarar ettik" derlerse, ortada hesap soracakları bir makam olmalı.