Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Bekçi köpeği ile sahibinin trajedisi

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Siyonizmin kurucu babalarından Theodor Herzl'in Filistin'de Yahudi Devleti için Çarlık Rusyası, Fransa, Almanya ve Osmanlı'nın desteğini aradığı iyi bilinmektedir. Yahudi Devleti'nde Herzl şöyle yazar: "Majesteleri Sultan bize Filistin'i verirse, karşılığında Osmanlı'nın tüm maliyesini düzenlemeyi üstlenebiliriz. Orada barbarlığın aksine bir medeniyet karakolu oluşturmalıyız." Bahsettiği barbarlık, Osmanlı yönetimine karşı yükselen Arap isyanı dalgasıydı.
Siyonist liderlerden Max Nordau da 1905 yılında 7. Dünya Siyonist Kongresi'ndeki konuşmasında Osmanlı'ya şu çağrıda bulunmuştu: "Arap halkının büyük bir bölümünü etkisi altına alan hareket, Filistin'de zarara yol açabilecek bir yöne gidebilir. Osmanlı hükümeti, Filistin ve Suriye'deki saltanatını tebaasına karşı silahlı güçle savunmak zorunda kalabilir. Böyle bir konumda Osmanlı, Filistin ve Suriye'de Sultan'ın otoritesine yönelik herhangi bir saldırıya direnecek ve bu otoriteyi tüm gücüyle savunacak güçlü ve iyi örgütlenmiş bir halkın (Yahudilerin) olmasının kendisi için önemli olabileceğine ikna olabilir."

***

Yani ABD ve İngiltere'den önce Siyonistler, Osmanlı'nın Ortadoğu'daki bekçi köpeği olmak için çalıştılar. Ancak teklifleri Osmanlı tarafından kabul görmedi.
Bu nedenle ardından İngilizlere sonra da Amerikalılara yanaştılar. Nitekim I. Dünya Savaşı sırasında Dünya Siyonist Örgütü'nün başkanı Chaim Weizmann, Kasım 1914'te Britanya'ya şu mektubu yazdı: "Filistin'in İngiliz nüfuz alanına girmesi ve İngiltere'nin orada bir Yahudi yerleşimini teşvik etmesi durumunda, buradaki Yahudilerin Süveyş Kanalı için çok etkili bir muhafız olacaklarını söyleyebiliriz."
Bu fikir, Weizmann'ın 1917'de Balfour Deklarasyonu'yla sonuçlanan çabaları sırasında tekrar tekrar vurgulandı. Weizmann, Yahudi yerleşimini bağımsız bir devlet olarak değil Britanya'nın bir mandası ve emperyalist siyasetinin bir taşeronu olarak istemişti.
'Balfour Deklarasyonu' Siyonizmin ilk büyük siyasi zaferiydi. Deklarasyon, İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour'un, Büyük Britanya ve İrlanda Siyonist Federasyonu'nun fahri başkanı Lord Lionel Rothschild'e 2 Kasım 1917'de gönderdiği bir mektupta yer aldı. Mektupta, İngiliz hükümetinin "Filistin'de Yahudiler için ulusal bir yurt kurulmasını olumlu karşıladığı ve bu amaç için elinden gelenin en iyisini yapacağı" belirtiliyordu.

***

II. Dünya Savaşı'ndan sonra Britanya zayıflayınca, Siyonistler ABD'ye dümen kırdı. Amerikan emperyalizminin Ortadoğu'daki bekçi köpeği olmayı teklif ettiler. Teklifleri kabul edildi. 1947'de ABD'nin güdümünde bir devlet olarak ortaya çıkan Siyonist İsrail, Amerikan emperyalizmi tarafından sadece Filistin'i değil bütün Ortadoğu'yu köleleştirmek ve İslam dünyasını 'Filistinlileştirmeyi' hedefleyen bir projeye dönüştürüldü.
Dolayısıyla post-kolonyalist Amerikan emperyalizminin 'Yahudi dinamiğini' anlamak için Siyonizm ile ABD'nin dış politika doktrininin ayrılmaz bir bütün olduğunu ve aralarındaki sembiyotik ilişkiyi akıldan çıkarmamak lazım. Hâsılı kelam ırkçı ve soykırımcı Siyonizm bugün Amerikan emperyalizminin Ortadoğu'daki kirli işlerinin hem günah keçisi hem de çıkarlarının bekçi köpeğidir. Fakat hem köpeği hem de sahibi artık zayıflamış durumda. Eski güçleri yok. Üstelik birbirlerine köstek olmaya da başladılar. Bu gidişle ikisinin de düzeni temelden sarsılacak gibi görünüyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA