Batı dünyasında son dönemlerde şahitlik ettiğimiz hemen her olay, sistematik düzeydeki hegemonik çözülüşün birer belgesi niteliğinde. Bunun son örneği ABD'deki gelişmeler. Başkan adayı Donald Trump'a yönelik suikast girişiminden sonra gözler bu kez raf ömrünü çoktan doldurmuş 'soykırımcı Joe'ya çevrilmişti.
Demokrat Parti'deki küreselci Siyonist elitler, Trump'ın suikast piyangosu ile seçimin favorisi haline geldiğini gördü. Zira Amerikan halkının vurulduktan sonra ayağa kalkıp meydan okuyan Trump varken yürümekte, konuşmakta ve hatta ayakta durmakta zorlanan Biden'a asla teveccüh etmeyeceği çok açıktı. Nitekim baskılara boyun eğen Biden, yerine yardımcısı Hint kökenli Kamala Harris'i işaret ederek çekildi.
Gerçi Trump da pek genç değil. Pes eden rakibinden sadece üç yaş küçük. Haliyle Trump seçilse de ABD için vaziyet hiç de parlak olmayacak.
Zira Amerikalı analist David Goldman'ın da vurguladığı üzere "Batı aynaya sert bir şekilde bakmalı. Utanç verici bir şekilde yaşlanan sadece zavallı Biden değil. Dünyanın zengin ulusları yaşlanıyor ve bunun sonuçları bir Batılı liderin aşağılanmasından çok daha acı verici olacak. Çünkü bunaklıkla tanıştık ve artık o biziz..."
***
Tıpkı Biden kampanyasının parça parça çökmesi gibi Batı'nın dünyaya empoze ettiği emperyal küresel statüko da parça parça çözülüyor. Batı dünyası için her şey yokuş aşağı gidiyor. Küresel statükoyu sürdürme çabaları sonuçsuz kalıyor.***
Çünkü soykırımcı ve kural tanımaz Batı hegemonik çöküş sürecinde. Bunu herkes tecrübe ediyor. Nitekim ABD ve AB'nin Rus varlıklarına el koyma çabalarını gören zengin Körfez yatırımcıları, servetlerinin güvenliği konusunda endişeleniyor. Ezber bozan kararlar alan Suudi Arabistan, Batı'nın finansal mimarisine şimdiden ağır darbeler indirmeye başladı.