Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Batı’dan kaçış

Batı dünyasında son dönemlerde şahitlik ettiğimiz hemen her olay, sistematik düzeydeki hegemonik çözülüşün birer belgesi niteliğinde. Bunun son örneği ABD'deki gelişmeler. Başkan adayı Donald Trump'a yönelik suikast girişiminden sonra gözler bu kez raf ömrünü çoktan doldurmuş 'soykırımcı Joe'ya çevrilmişti.
Demokrat Parti'deki küreselci Siyonist elitler, Trump'ın suikast piyangosu ile seçimin favorisi haline geldiğini gördü. Zira Amerikan halkının vurulduktan sonra ayağa kalkıp meydan okuyan Trump varken yürümekte, konuşmakta ve hatta ayakta durmakta zorlanan Biden'a asla teveccüh etmeyeceği çok açıktı. Nitekim baskılara boyun eğen Biden, yerine yardımcısı Hint kökenli Kamala Harris'i işaret ederek çekildi.
Gerçi Trump da pek genç değil. Pes eden rakibinden sadece üç yaş küçük. Haliyle Trump seçilse de ABD için vaziyet hiç de parlak olmayacak.
Zira Amerikalı analist David Goldman'ın da vurguladığı üzere "Batı aynaya sert bir şekilde bakmalı. Utanç verici bir şekilde yaşlanan sadece zavallı Biden değil. Dünyanın zengin ulusları yaşlanıyor ve bunun sonuçları bir Batılı liderin aşağılanmasından çok daha acı verici olacak. Çünkü bunaklıkla tanıştık ve artık o biziz..."

***

Tıpkı Biden kampanyasının parça parça çökmesi gibi Batı'nın dünyaya empoze ettiği emperyal küresel statüko da parça parça çözülüyor. Batı dünyası için her şey yokuş aşağı gidiyor. Küresel statükoyu sürdürme çabaları sonuçsuz kalıyor.
Bunun en somut göstergelerinden biri Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin Washington'daki 9-11 Temmuz tarihleri arasındaki NATO zirvesinin açılış günü olan 9 Temmuz'da Moskova'ya gitmesiydi.
Hint kökenli Rish'i Sunak'ı başbakan ve Hint kökenli Kamala Harris'i de başkan yardımcısı yapıp Asya- Pasifik Komutanlığı'nın adını da Hint- Pasifik Komutanlığı'na çeviren İngiltere ve ABD'nin elde etmeyi planladığı bütün stratejik kazanımları Rus lider Vladimir Putin, bir hamle ile boşa çıkardı. Batı'nın Batılı Hintlilerle Hindistan'ı yanına çekme girişimleri böylece akamete uğradı.
Bu emperyal hinliklere Modi, Moskova'da şu tarihi yanıtı verdi: "Batı karşıtı bir ülke değil sadece 'Batılı olmayan bir ülke' olduğumuzu açıkça ortaya koyarak bir denge kurmak için çok çabalamak zorunda kaldık..."
Tercihlerinden dolayı Batı'nın her tür baskısına maruz kaldıklarını diplomatik bir dille gayet güzel ifade etmiş. Görüldüğü üzere Batı çözülürken Doğu'nun da dili çözülüyor.

***

Çünkü soykırımcı ve kural tanımaz Batı hegemonik çöküş sürecinde. Bunu herkes tecrübe ediyor. Nitekim ABD ve AB'nin Rus varlıklarına el koyma çabalarını gören zengin Körfez yatırımcıları, servetlerinin güvenliği konusunda endişeleniyor. Ezber bozan kararlar alan Suudi Arabistan, Batı'nın finansal mimarisine şimdiden ağır darbeler indirmeye başladı.
BM'nin en üst düzey mahkemesi Lahey'in Filistin için aldığı son kararda da görüldüğü üzere soykırımcı İsrail ve Batı'nın işledikleri suçları gizleme yetenekleri de ortadan kalkıyor.
Hâsılı kelam bakmayın siz çaresiz göçmenlerin Batı'ya akın etmesine... Aslında küresel jeo-politikada Batı'dan kaçış söz konusu. Dünya, Batı'nın insan hakları, ahlaki ve demokratik değerler konusundaki ikiyüzlülüğünü ve sömürgeci zihniyetini Gazze'de yakından gördü. Bu nedenle Türkiye gibi onlarca ülke, küresel düzenin yeniden kurulmasını veya en azından yeniden dengelenmesini istiyor. Çünkü Trump'ın gelişiyle Atlantik içindeki savaş daha da kızışacaktır. Bu da Batı'nın tasallutundan kurtulan ülkelerin Rusya ve Çin liderliğindeki bloklara yönelmesine yol açacaktır. Küresel gidişat bunu gösteriyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA