Tarihçiler boşuna 'Milletlerin kaderini anlamak için en iyi rehber umut değil trajedidir' dememiş. Yine tarihçilerin sık sık tekrarladığı bir gerçek daha var. O da şu: 'Ne kadar kuvvetli olursa olsun vahşeti azan gücün yok olma riski de o oranda artar.'
Yapay zekâ, SİHA'lar, hipersonik füzeler, biyolojik ve nükleer silah çağında dahi bu hakikat geçerli. En yakın ve yakıcı örnek, SSCB ve ABD imparatorluklarına mezar olan dünyanın en fakir ülkelerinden Afganistan.
Haliyle tarihin akışı ve dönüşümü modern aklın aksiyomlarıyla anlaşılmaz.
Zira sahip olunan üstünlük hem nimet hem de felakettir. Tarih bu örneklerle dolu. Yıkılmaz denilen güçler için de bir dönüm noktası ve kırılma eşiği vardır. Kritik darbeden sonra gerisi çorap söküğü gibi gelir. Yetimler ordusu Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı da işte böyle bir tarihi dinamiği harekete geçirdi. Sömürgecilerin yüzyıllık rüyalarını kâbusa çevirdi.
Hamas'ın taarruzu Siyonist rejimin üstün teknolojiyle korunan sınırlarının aşılamayacağına dair empoze edilen propagandayı yerle bir etti. İsrail'in Yahudiler için tek güvenli 'yurt' olduğu şeklindeki Siyonist teolojiyi de tarihe gömdü.
***
Büyü bozumuna uğrayan Siyonist rejim bundan sonra ne yapsa da yaklaşan sondan kaçamaz. Çünkü dokuz aydır sürdürdüğü barbar katliamlara rağmen ne Gazze halkının iradesini ne de Hamas'ın direnişini kırabildi. Artık İsrail ve suç ortağı Batılı soykırımcıların eteklerinin tutuştuğunu görüyoruz. Planları altüst oldu. Dünyanın desteğini kaybettiler.
BM ve Uluslararası Adalet Divanı (Lahey) gibi küresel emperyal statükonun en yüksek siyasi ve hukuki kurumları bile Siyonist rejimi mahkûm ediyor.
İspanya, Norveç ve İrlanda gibi Batılı ülkeler Filistin'i tanıyor. Birçok ülke İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesti.
Güney Afrika'nın Lahey'de İsrail aleyhine açtığı 'soykırım davası' ile ilgili süreç devam ederken aynı mahkeme daha önce başlayan bir davayı ise önceki gün sonuçlandırdı.
Mahkeme, İsrail'in Filistin'i parçaladığı, ırkçı ve etnik temizliğe dayalı bir 'apartheid' rejimi uyguladığı ve bu işgale derhal son vermesi gerektiği yönünde görüş bildirdi.
***
Lahey'in kararı İsrail'in uluslararası kamuoyu tarafından durdurulmasına dair çağrıyı da içeriyor.
Nitekim Lahey'in kararını destekleyen BM, Filistin Devleti'nin tanınmasından başka bir çözüm bulunmadığını açıklayarak Siyonizm'in işgal ve ilhaka dayalı sömürgeci siyasetine ağır darbe indirdi.
Elbet küresel Siyonist lobi, bu kararların hayata geçmesini engellemeye çalışacaktır. Fakat artık devran dönüyor. İnsanlığın vicdanı Siyonizm'in dünyaya dayattığı barbar ideolojiyi artık kabullenemiyor. Bu ilkelliğe imza atan Gazze Kasabı ve suç ortağı Batılı sadist liderler er veya geç insanlık ve tarih önünde hesap verecek. Bundan kurtuluş yok.
Yaklaşan bu sondan kaçamayacaklar. Kıyametvari bir hezimete uğrayacaklar. Lahey kararları, ayaklanan küresel vicdan ve Batı'da dahi İsrail aleyhine şiddetlenen siyasi rüzgârlar bunun habercisi.
Asıl belirleyici faktör ise bir milada dönüşen 7 Ekim taarruzu ile Gazze'nin kırılamayan direniş iradesidir. Siyonist çağ kapanıyor. Nankörlükleri nedeniyle sahip oldukları 'nimet' felaketlerine yol açtı.
Dünya ve Ortadoğu artık post-Siyonist bir çağa doğru ilerliyor. Çünkü tarih kan emici, barbar ve soykırımcı hiçbir gücün kalıcı olamadığını söylüyor.