Gazze'yi yerle bir ederek tarihin gördüğü en sadist ve en insanlık dışı barbarlığa imza atan İsrail, Filistinlilere yönelik 140 yıl önce başlayan ve 75 yıldır da en vahşi devlet terörü şeklinde devam eden sistematik soykırım siyasetinin son aşamasını "Hamas'ın çöküşü" sloganıyla başlatmıştı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 7 Ekim'de Gazze'ye yönelik saldırı emrini "Bu savaş bittiğinde adı dışında Hamas'tan geriye bir şey kalmayacak" sözleriyle vermişti. Ancak 78 gündür devam eden barbarlık bize çökenin Hamas değil İsrail olduğunu gösteriyor.
Middle East Eye'dan David Hearst, bu gerçeğe dikkat çeken yazısında "Gazze savaşı İsrail için büyük bir yanlış hesaplamaydı. Ahlaki ve askeri bir felaket olmasının yanı sıra Arap dünyasında direnişi körükledi ve öfkenin közlerini yeniden alevlendirdi" diyor.
Dolayısıyla Gazze'deki vahşet tablosu İsrail için daha büyük bir felakete işaret ediyor. Zira Gazze'ye yönelik saldırılar bölgede 50 yıl sürecek yeni bir savaşın da temellerini attı.
Çünkü Filistinliler başta olmak üzere Müslümanlar ve dünya kamuoyu, İsrail'in bu vahşetlerini asla unutmayacak.
***
1954 ile 1962 yılları arasında 1.5 milyon sivili öldüren
Fransızların Cezayir'de yaptığı hatanın aynısını İsrail Gazze'de yapıyor. Savaşın sonunda
Cezayir kazandı ve Fransa çekip gitti. Aynı şey İsrail'in de başına gelecek.
Sorun şu ki
İsrail'in gidecek yeri olmadığı için mecburen yıkılacak. Tehlikeyi
gören Siyonistler uyarılara başladı
bile.
Şin Bet'in eski başkanı Ami Ayalon, etnik temizliğe
dayalı geleneksel güvenlik anlayışının
İsrail'i koruyamayacağı
kanısında. Yine
ABD'li analist
Aaron David Miller de İsrail'in
'Ne kadar çok öldürürsem o kadar güçlü olurum' stratejisinin
ters teptiğini söylüyor.
Nitekim ABD istihbarat birimlerinin de vurguladığı üzere Hamas sadece Filistin'de değil bütün Ortadoğu ve dünyada yükselişte.
Suudi Arabistan'daki anketlerde dahi halkın yüzde doksanı Arap ülkelerin İsrail ile ilişkileri hemen kesmesini istiyor. Filistin halkının direniş iradesini simgeleyen
Hamas güçlenirken başta İsrail olmak üzere ABD, Avrupa ve
soykırım destekçisi bütün aktörler ise
hızla kan kaybediyor.
***
İsrail Başbakanı'nın
"7 Ekim'den sonra Ortadoğu değişecek" sözü doğru çıktı.
Ama bu değişim İsrail'in yararına olmadı. Siyonist rejimin bebek ve kadınları hunharca katleden
Nazilerden beter bir terör devleti olduğu
küresel çapta deşifre oldu.
Bu nedenle İsrail'in ABD'nin sırtında stratejik yük olduğu gerçeği yeniden dillendirilmeye başlandı.
Asia Times'tan David P. Goldman, Amerika liderliğinin çöküşünün gölgesindeki İsrail'de
de jeopoliitk çöküş riskinin artık bir realiteye dönüştüğünü söylüyor.
Goldman'a göre İsrail için asıl varoluşsal tehdit Hamas'tan ziyade ABD'nin bölgedeki hegemonyasını sarsan
Rusya, Türkiye ve Çin'in yükselişidir.
Tehlikeyi gören ABD, er veya geç İsrail'i yarı yolda bırakacaktır. Zira ABD ve İsrail ilişkileri stratejik çıkarlara dayanıyor. Ancak İsrail artık bu çıkarlara zarar veren konumda. Bu bağlamda ABD daha şimdiden
Ukrayna savaşı sonrası dünyada Rusya, Çin ve Türkiye ile ilişkilere İsrail ile olan ilişkilerden daha fazla önem veriyor.
ABD son dönemde bu üç aktöre de tavizler vermeye başladı. Nitekim
Çin ile Tayvan, Rusya ile Ukrayna ve Türkiye ile Ortadoğu özelinde yapılan görüşmelerin gidişatı da buna işaret ediyor.
Haliyle 7 Ekim'den sonra ortaya
çıkan yeni bölgesel ve küresel realiteler Hamas'tan ziyade İsrail projesinin çöküşe daha yakın olduğunu gösteriyor.