Batı dünyasından Almanya, İtalya ve Macaristan gibi kimi ülkeler Türkiye'nin Ukrayna ve tahıl krizi benzeri küresel sorunlarda oynadığı çözüm odaklı diplomasisini gıptayla izlerken ABD başta olmak üzere Fransa ve Yunanistan gibi aktörlerin ise bu durumdan son derece rahatsız olduklarını tahmin etmek zor değil.
Özellikle de Türkiye'nin Rusya ve Çin ile gelişen ilişkilerinin ABD'yi 'Kissinger kâbusu'nu aratmayan hafakanlara boğduğunu görüyoruz.
Hatırlarsınız... ABD Başkanı Joe Biden daha Demokrat Parti'nin başkan adaylığı kesinleşmeden önce 16 Aralık 2019'da NYT gazetesine verdiği skandal röportajda "Başkan seçilirsem Erdoğan'ı darbeyle değil seçimle devireceğim, muhalefete destek vereceğim. Muhalif Türk liderlerini desteklersek, onları daha cesur davranmaya itersek Erdoğan'ı yenebilirler" demişti.
Aynı röportajda 'Erdoğan'sız Türkiye' için bir yol haritasının da olduğunu itiraf eden Biden hem ABD'nin bilinçaltındaki Türkiye gerçeğini hem de Sayın Erdoğan'a neden bu kadar düşman olduklarını şu iki cümle ile temellendirmişti:
"Türkiye, Rusya'ya bağımlı olmayı istemek zorunda değil. Uzun bir zaman önce o elmadan bir ısırık aldılar..." Demek ki Erdoğan, ABD'nin yasak elması Rusya'dan ısırık aldığı için hedefe konulmuş.
***
ABD'deki megalomaniyi görüyor musunuz? Adeta kendine ulûhiyet vehmeden bir kudret hezeyanı ile karşı karşıyayız. Aslında Biden'ın ABD'ye üstün nitelikler atfeden elma simgesini kullanması derin bir ruhsal sorunun ve jeopolitik şizofreninin belirtisidir. Zira ister bir ideali, ister bir başarıyı, ister bir hezimeti veya ister bir yasağı işaret etsin elma simgesi dinsel, mitolojik, bilimsel, kültürel, siyasi ve teknolojik anlamda bir olağanüstülüğe işaret eder.
Bu bağlamda Hz. Havva'nın ısırdığı yasak meyve olan elmadan Isaac Newton'un başına düşen elmaya, Türk mitolojisindeki Kızılelma ülküsünden Apple'ın kullandığı ısırılmış elmaya kadar birçok elma s-imgesi insanlığın ortak hafızasına adeta kazınmıştır.
Doç. Dr. Nebahat Akgün Çomak ile Dr. Fatma Kamiloğlu'nun 'Bilginin Şifresi Elma' başlıklı makalelerinde işaret ettikleri gibi bu ikonlaşmış elma simgeleri ilahi metinler başta olmak üzere efsaneler ve mitlerde çokça yer almıştır. Her masalda hâlâ gökten üç elma düşer. Biri anlatana, biri dinleyene, biri de masalın gerçek sahibinedir.
Bu nedenle elma simgesi, kadim kültürlerden günümüze değin 'ilk günah', 'ilk hata', 'ilk yasak' ve 'ilk bilgi' anlamını koruyarak varlığını sürdüregelmiştir.
***
Şimdi bu elmalara bir yenisi daha eklendi. O da kendine tanrısallık atfeden ABD'nin jeopolitik elmasıymış. İşte Türkiye, ABD'nin siyasi yasak ilan ettiği Rusya elmasından aldığı ısırıklar nedeniyle hedef alınıyor.
Kaosla beslenen ABD'nin yasak elması kuşku yok ki Yunan mitolojisindeki kavga ve fesat tanrıçası Eris'in 'Altın Elma'sından ilham alıyor. Ne var ki cehdi, direnmeyi, azmi, birleşmeyi, kardeşliği ve adaleti idealize eden Türkiye'nin Kızılelma ülküsü karşısında ABD ve taşeronu Yunan elmalarının sembolize ettiği kirli stratejilerin hiçbir şansı yok.
Unutmayalım ki Rusya ile ilişkilerin gelişmesi ABD'yi çıldırtmaya devam edecektir
Nitekim Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov dün Ankara'daydı. ABD başta olmak üzere dünyanın gözü yine üzerimizdeydi.
Lavrov'un bölgesel ve küresel sorunlara çözüm bulmak için Türkiye ile eşgüdüm halinde çalışacaklarını bir kez daha teyit etmesi kuşkusuz en çok da ABD'de alarma yol açmıştır. Zaten ABD, ziyareti yakından izlediklerini duyurmuştu.
Yani Türkiye, ABD'nin yasak elma ilan ettiği Rusya'dan bir ısırık daha aldı. Daha da almaya devam edecek.
Bakalım keskin sirke ABD küpüne zarar vermek dışında bir şey yapabilecek mi?