Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Küresel sistemin Rusya paradoksu

Rusya'ya karşı her tür yaptırım kartını devreye sokan ABD ve AB'nin amaçlarına ulaşması çok zor. Zira Kremlin'in de vurguladığı gibi 'Rusya izole edilemeyecek kadar büyük bir ülke...'
On yıllardır bırakın İran'ı, Kuzey Kore ve Myanmar'ı dahi izole edemeyenlerin Rusya'yı dünya sisteminden tecrit etmeye kalkması abesle iştigalden başka bir şey değil. Batı'nın bu paradoksal çabası, Rusya'dan çok Atlantik merkezli statükoyu daha fazla sarsacaktır
Zira ekonomik, siyasi, kültürel ve finansal nüfuz sahalarıyla Rusya'yı yalnızlaştırma çabaları her açıdan zaten küresel sistemin hem içeriden hem dışarıdan çökmeye zorlanması demektir. Dolayısıyla Rusya'nın kazanması kadar kaybetmesi de dünya sistemindeki bütün dengeleri sarsacaktır. Her hâlükârda dünyayı köklü bir değişim bekliyor. Bu yüzden Batı'nın Rusya'ya karşı kazanma şansı oldukça zayıf görünüyor.
Haliyle Rusya'nın bu yeni mücadelesi, 1812 ve 1945'te olduğu gibi küresel güç dengelerini yeniden dönüştürecektir.

***


Sistemik bir revizyon dönemine girdik. Kartlar yeniden dağıtılıyor. Bu bağlamda Rusya'nın Ukrayna harekâtı ve bu harekâta Batı'nın verdiği cevap, güç haritalarını yeniden şekillendirecektir. Çünkü dünya tarihi, jeopolitik manada geri dönüşü olmayan bir değişim sürecine girdi.
Rusya'nın çıkışı hegemonik ölüm aşamasındaki Batı'nın çöküşünü daha da hızlandıracaktır. Putin'in "Yaptırımlar Rusya'ya savaş ilanı gibidir" şeklindeki tepkisi de buna işaret ediyor
Çünkü Rusya, Ukrayna kararını üç dört gün içinde aceleyle almış değil. Putin, Atlantik ile hesaplaşmayı 2007'den beri kafasına koymuş bir lider. Putin'in hem yeni açıklamaları hem de 2014'teki Kırım ilhakından sonra Batı'nın ambargolarına karşı izlediği yol haritası bize bunu gösteriyor
Örneğin Putin, Kırım'ı ilhakının ardından petrol, doğalgaz ve kömür gibi enerji ihracatı için Batı dışı pazar arayışına girdi.
Yaptırımların etkisini dengelemek için Çin başta olmak üzere Ortadoğu, Kuzey Afrika, Asya Pasifik ve Güneydoğu Asya'ya yöneldi. Geçen süre zarfında farklı ülkelerle birçok ekonomik, askeri ve stratejik anlaşmalara imza attı.
Çin ile 400 milyar dolarlık 30 yıllık anlaşma, bu anlamda küresel bir kırılmadır.

***


Çin dışında İran ve Türkiye ile de stratejik düzeyde kritik mutabakatlara varan Putin, ABD'nin etki alanındaki Filipinler ve Güney Kore'den Mısır ve Libya'ya; Kamboçya, Tayland ve Vietnam'dan Hindistan ve Pakistan'a; Endonezya'dan Venezuela'ya ve Myanmar'dan Suudi Arabistan ile Körfez ülkelerine kadar Batı dışındaki dünya ile ezber bozan birçok tarihi anlaşmaya imza attı.
Buna paralel olarak finansal cephede de tahkimat yapan Rusya, 2012'de 'SPFS' adıyla Çin ise 2015'te 'CIPS' adıyla kendi SWIFT sistemlerini kurdu.
Bu nedenle Batı'nın Rusya'yı bankalar arası transfer sistemi olan SWIFT'ten çıkarması, Pekin ve Moskova'nın kendi dövizle ticaret sistemleri olan CIPS ile SPFS'e daha çok yaygınlık kazandıracaktır.
Kılıçlar çekildi. Latinlerin, 'Coincidentia Oppositorum' dediği 'karşıtların uzlaşması' ihtimali giderek azalıyor.
Zıt güçler birleşerek var olmak yerine birbirini yok ederek ayakta kalmaya çalışıyor.
Batı'nın, küresel sistemin kurucularından olan Rusya'yı izole etmeye çalışması her açıdan eşyanın tabiatına aykırıdır
Çünkü hiçbir sistem bu paradoksu taşıyamaz, er veya geç çöker. Birlikte yükseliş yerine kolektif düşüşü seçen Batı, bir bakıma idam fermanını da imzalamış oldu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA