Orta Asya'nın en zengin ülkesi Kazakistan'da 6 Ocak'ta zamlara tepki ile alevlenen olaylar kısa sürede ülkeyi saran bir yangına dönüştü. Bir anlamda tedarik ve enerji krizi ile enflasyonun had safhaya ulaştırdığı küresel ekonomik paniğin siyasi kaosa yol açtığı ilk ülke Kazakistan oldu.
Enerji zammına yönelik tepkinin kısa sürede ülke çapına yayılması ve protestocuların organize bir şekilde resmi binaları işgal ederek rejimle ilgili taleplerde bulunması birçok ülkede alarma yol açtı.
İlk başlarda halkın tepkisini anlayışla karşılayan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, gösterilerin kontrolden çıkması üzerine 'dış mihrakları' suçladı. Ardından da Rusya'dan yardım istedi.
Kazakistan ile 700 kilometrelik sınıra sahip Rusya ise Ukrayna ve Belarus'taki tecrübelerinden dolayı zaten tetikteydi. Tokayev'in yardım talebini jet hızıyla kabul eden Rusya ilk açıklamalarında dış güçlerin Kazakistan'ı karıştırdığının altını özellikle çizmeyi ihmal etmedi.
Şimdi durum kontrol altında. Rusya liderliğindeki askerler birçok kentte devriye gezmeye ve kritik tesislerle devlet binalarında güvenliği sağlamaya başladı.
***
Kimileri bu gelişmeleri 'CIA düğmeye bastı ve Kazakistan karıştı' şeklinde okurken Batılı tezleri seslendiren Amerikan gramofonları ise olayları tertipleyen 'karanlık odağın' Rusya olduğunu tekrarlıyor. Amerikancı kesimler bu nedenle Rusları yardıma çağıran Kazak lider Tokayev'e ateş püskürüyor.
Kuşkusuz 'dış mihrak faktörü' önemli. Ancak uranyumdan gaza, petrolden demire kadar her tür doğal kaynağa sahip Kazakistan'da halkın on yıllardır baskı ve sefalet içerisinde tutulması da öyle 'by-pass' edilecek bir faktör değil.
Normalde hiçbir güç, karnı tok ve gelecek güvencesi olan insanları bu karakışta evlerinden çıkartıp ölümü göze alarak devlet binalarına ve askerlere saldırtamaz.
Ama sefalete mahkûm ettiğiniz kitlelerin oluşturduğu bir yumuşak karna sahipseniz ne yapsanız da küresel güçlerin kozlarını paylaştığı satranç tahtasındaki piyona dönüşmekten kaçınamazsınız.
Unutmayalım ki uluslararası ilişkilerde 'karanlık odak' dediğimiz şey aslında sistemin bizzat kendisidir. O sistemi kuran ve koruyan ABD ve İsrail gibi güçlerdir.
***
Bu bağlamda Kazakistan'ı karıştıran 'dış mihrak'ı temsilen ilk konuşan isim 2013'ten bu yana Fransa'da yaşayan eski Enerji Bakanı ve işadamı Muhtar Ablyazov oldu. Protestoların lideri olduğunu söyleyen Kazak milyarder, 2005'te de Kırgızistan'daki 'lale devrimi'ni finanse ettiğini itiraf etmişti.
Bu gerçeği akılda tutarak sonuçları kadar nedenleri üzerinden de gelişmelere baktığımızda Rusya'nın eski Sovyet dönemindeki nüfuzunu restore etme çabasının sadece Ukrayna, Gürcistan, Belarus ve Moldova'dan ibaret olmadığını bir kez daha gördük. Çünkü Rusya ve ABD arasındaki güç mücadelesi yeniden biçimleniyor.
ABD'nin 'kaotik kuşatma strarejisi' Ukrayna, Belarus ve Kazakistan gibi komşu ülkeler üzerinden çevrelediği Rusya'yı Çin'in zaptedilmesinde kullanmaya dayanıyor. Fakat ABD'nin tuzaklarını gören Vladimir Putin, Libya dışında bir hata yapmadı. Ukrayna, Suriye, Gürcistan başta olmak üzere Türkiye ile jet krizi, Dağlık Karabağ savaşı, Belarus ve son olarak Kazakistan gibi testlerden başarıyla çıktı.
Zira Putin'e göre ABD küresel liderlik gücünü kaybetse de Moskova'nın zayıf olma gibi bir lüksü yok.
İşte dünyaya ve haliyle Kazakistan'a ABD'den bakanların göremediği, görse de hınzırca perdelemeye çalıştığı gerçek bu!