ABD liderliğindeki Atlantik dünyası kriz, çatışma ve yeni bloklaşmalarla güç kaybederken yeni dünyanın yeni merkezi olarak yükselen Avrasya ülkeleri arasındaki bütünleşme ve ittifaklar ise her geçen gün daha da perçinleniyor.
Bunun son örneği Çin ve Rusya yanında yeni küresel sistemin üç kurucu aktöründen biri diye gösterilen Türkiye'nin ev sahipliğindeki toplantıda Türk Konseyi'nin adının 'Türk Devletleri Teşkilatı' (TDT) şeklinde değiştirilmesidir.
Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkiye'nin üye ülke olduğu TDT'nin 12 Kasım'daki kuruluş toplantısına Macaristan ve Türkmenistan da gözlemci olarak katıldı.
Bu hamle hem Avrasya'nın hem Avrasya'nın kalbinde yer alan Türk dünyasının hem de Adriyatik'ten Çin Seddi'ne uzanan coğrafyanın entegrasyon stratejisinde, Türkiye'nin ağırlığını daha da artıracaktır.
Böylece 21'inci yüzyılın Orta Asya'daki Büyük Oyun'un aktörleri İngilizler, Ruslar ve Amerikalılar değil bizzat Türkler olacaktır. Çünkü Yeni Büyük Oyun artık Türkiye, Rusya, Çin ve İran arasında geçecek gibi görünüyor. Bu aktörler bir yandan yeni dünyayı inşa ederken bir yandan da Avrasya'daki siyasi, ekonomik ve askeri nüfuz sahalarını genişletmeye çalışıyor.
***
Bu bağlamda
Atlantik kıyısındaki Portekiz'den Pasifik'teki Japonya'ya kadar
uzanan
Büyük Avrasya coğrafyasında
Doğu-Batı ekseninde
uzanan Orta Asya, Güney
Kafkasya, Akdeniz, Karadeniz
ve Türkiye'nin merkezinde yer
aldığı
Trans-Hazar Koridoru hayati bir role sahip.
Bu hattı bu kadar değerli kılan şey, ABD ve Avrupa'nın ekonomik ambargolarını ve yeni projeleri bloke etme stratejilerini ekarte edecek bütün ticari koridorlar ile enerji yollarının sadece Türk dünyası ile Hazar Havzası'ndan geçebilmesidir.
Haliyle
Hazar Beşlisi içindeki
Türkmenistan'ın
İstanbul'daki toplantıda TDT'ye
katılması bu anlamda tarihi bir
başarıdır. Zira Türkmenistan
kuruluşundan beri uluslararası
ittifaklara kapalı bir aktördü.
Yapımı Çin'in
Kuşak Yol Projesi'nin paralelinde devam eden Trans-Hazar
Koridoru, böylece
Doğu Türkistan ve Orta Asya'dan
Güney Kafkasya'ya oradan
Zengezur koridoru üzerinden
Türkiye'ye ulaşacak ve buradan
da
Doğu ve Batı Avrupa'ya bağlanacak.
TDT hamlesiyle Türkiye ayrıca
Çin, Moğolistan, Pakistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Afganistan'ın üye olduğu Orta Asya Bölgesel Ekonomik İşbirliği'nde de etkili bir aktör olacak.
Buna ek olarak TDT,
İran ve Hindistan'ın Azerbaycan'ı
elimine edip Ermenistan'dan
geçirmek istediği
Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru'nu da
(INSTC) baskı altına alacaktır.
***
Dolayısıyla Atlantik ile Pasifik arasında uzanan ticaret koridorları, ulaşım yolları ve enerji hatları üzerindeki Türkiye, sahip olduğu jeopolitik nüfuzla doğal olarak
yeni dünyanın kilit ülkesine dönüşüyor.
Şunu da hemen belirtelim ki Türkiye'nin TDT atılımını
Pan-Turanist görenler yanılıyor. 121 maddelik bildiride de vurgulandığı üzere TDT,
evrensel bir rasyonaliteye dayanıyor. Türkmenistan yanında
Afganistan, Ukrayna,
Macaristan, Kıbrıs, Bosna Hersek, Tacikistan, Arnavutluk ve Kosova gibi ülkelere de açık bir yapı arz ediyor.
Hatta önümüzdeki yıllarda ortak para birimi, serbest dolaşım, gümrük vergilerinin kaldırılması ve ortak barış gücü benzeri stratejilerin hayata geçirilmesiyle TDT, Avrupa Birliği (AB) benzeri bir kuruluşa dahi dönüşebilir.
İleride Rusya, Çin, İran ve
Hindistan gibi Türk olmayan ülkelerin gözlemci sıfatı ile kabul edilmesi ise TDT'nin küresel gücüne güç katacaktır.
Hâsılı kelam
Kuşak Yol, Avrasya Ekonomik Birliği ve Şanghay İşbirliği Teşkilatı ayarında küresel bir girişim olan
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT),
yeni dünyada Türkiye'nin elini
sadece Avrupa ve ABD karşısında
değil Rusya, Çin, İran ve
Hindistan gibi aktörler karşısında
da kuvvetlendirecektir.
İşte bu yüzden Türkiye'nin TDT hamlesini; yeni dünyanın muhtaç olduğu evrensel rasyonaliteye sahip
Neo-Osmanlı düşüncesinin kuvveden fiile yani düşten eyleme geçmesi olarak da görebiliriz.