Tarihin seyrini değiştiren bir salgın ile karşı karşıyayız. Avrupa ve ABD gibi aktörler korona krizi karşısında havlu atarken Türkiye sergilediği performansla küresel çapta takdir topluyor.
Türkiye, Batı'nın İslam dünyasına yönelik oryantalist bakışını yine tuzla buz etti. Milliyet, din ve kimlik ayrımı yapmadan 60'a yakın ülkeye yardım eden Türkiye'nin sağlık sistemi ve tıbbi gelişmişlik düzeyinin düşmanlarımızı şoke etmesi gayet doğal.
Böylesi kriz dönemlerinde sergilediğimiz direnç ve başarıyla dostlarımızın ise haklı olarak medarı iftiharı haline geliyoruz. Ancak zihinleri Anglosakson işgal ideolojisi ve narkotik etkisi güçlü Batılı kavramlarla uyuşmuş olanlar hâlâ ülkemizin başarısını gölgelemek için çırpınıyor. At gözlüklü bu kesimler daha yeni fark etseler de Türkiye'nin koronaya karşı ezber bozan mücadelesini aratmayan daha pek çok sosyal, siyasal, askeri, diplomatik, iktisadi ve teknolojik devrime imza atmış bir ülke olduğunu tekrar hatırlamakta fayda var.
Başkan Erdoğan liderliğinde son 18 yılda paranteze alınmış Anadolu ülkesinden bir dünya devletine dönüşen Türkiye'nin mücadele öyküsü, kuşku yok ki Batılı dogmaları küresel çapta alt üst eden bir 'Siyah Kuğu' işlevi görüyor.
***
15 Temmuz 2016'da küllerinden doğan Türkiye, kirli tezgâhlarla ülkemizi vesayet altına almaya çalışan Atlantikçilere tarihi bir darbe indirerek bütün hesapları alt üst etti. Ardından da küresel ezberleri bozan Başkanlık Sistemine geçiş kararı geldi. Sömürgeci anayasaların prangasından kurtulan milletimiz böylece kendini istediği şekilde yönetme iradesini beyan etti.***
Lacivert dergisinin 59'uncu sayısı için Temmuz 2019'da kaleme aldığım bir makalenin başlığı şuydu: "21'inci yüzyılı Türkiye'nin geleceği şekillendirecek..."