Dünyanın dört bir yanı kaynıyor. Halklar ayakta. Cadde ve meydanlarla parlamento önlerini dolduran kalabalıklar 'eşitlik, özgürlük, adalet ve güvenlik' istiyor.
İran, Irak ve Lübnan'dan Bolivya, Şili, Fransa ve Hong Kong'a kadar birçok ülkedeki protestocular daha iyi bir hayat arayışında.
Bu isyan dalgasının bir benzeri de ABD'de yaşanıyor. 3 Kasım 2020 seçimleri öncesi Amerika'da da reform isteyenlerle statükocular arasındaki 'sistem ve devrim tartışmaları' giderek kızışıyor.
Özellikle radikal fikirleriyle öne çıkan Demokrat Parti'nin başkan aday adaylarından 70 yaşındaki Elizabeth Warren, müesses nizamın savunucusu Wall Street çetelerinin adeta kabusu haline geldi.
Etekleri tutuşan NYT gazetesi şimdiden Harvard'da hukuk dersleri vermiş Warren'ın dile getirdiği servet/varlık vergisinin ekonomik büyümeyi vuracağını iddia etti.
Tartışmalı bir raporun erken analiz sonuçlarına yer veren gazete farklı kesimde alay konusu oldu. Rapora göre zenginlerin sadece paralarından değil mal ve sanat eserlerinden de alınacak yüksek vergi daha az tasarruf ve yatırıma yol açarak ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyecekmiş.

***

Warren'ın diğer rakipleri Joe Biden ile Bernie Sanders karşısında daha güçlü görünmesi anladığımız kadarıyla Beyaz Saray'dan ziyade küresel şirket karargahları ile C-suite denilen tepe yöneticilerin kümelendiği çevrelerde depreme yol açmış.
Massachusetts senatörü Warren'ın Demokrat Parti'nin Başkan adayı olma ihtimali karşısında paniğe kapılan Amerikalı milyarderler düşman ilan ettikleri Donald Trump'a can simidi diye sarılmaya başladı.
Hatta Warren'ın Trump'ı seçimlerde alt etme imkanını engellemek için Mike Bloomberg Demokrat Parti'den adaylığını koydu. Bloomberg amacını 'anti-kapitalist Warren'ı devirmek' diye açıklıyor.
Milyarder yatırımcılardan Leon Cooperman, Warren'ı 'zenginleri şeytanlaştırmakla' suçluyor. Mark Zuckerberg ise 'varoluşsal bir tehdit olarak niteliyor' Warren'ı. Bill Gates, "10 milyar dolar vergi veriyorum. 20 milyar dolar da veririm. Ama 100 milyar vergi vereceğimi söylerseniz orada hesap yapmaya başlarım" derken Trump'ın azılı düşmanı ve dünyanın en zengin adamı Jeff Bezos bile 'Warren sendromu' nedeniyle rotasını değiştirdi.

***

Asıl mesele ise sol liberallerin foyalarının dökülmesidir. Steven Rattner, Wall Street yöneticiliğinin verdiği refleksle Warren'ın başkanlığını 'dehşet verici bir umut' diye yaftaladı.
Korku o kadar büyük ki topa bir önceki başkan Barack Obama da girdi. Warren tehlikesine işaret eden Obama, Demokrat Partililere "Amerikalılar devrim istemiyor. Sistemi parçalara ayırmanızı istemiyor" uyarısında bulundu.
Özel şirketlerin vahşi emek sömürüsüne dayalı Amerika'nın kapitalist piyasa sistemi yanında İsrail, Ortadoğu, İran ve Türkiye hakkında da ezber bozan görüşlere sahip Elizabeth Warren'ın kazanması ABD'de bütün dengeleri alt üst edecektir.
Bu yüzden Warren'ı bir beka sorunu olarak lanse eden küresel statükocular "Problem derin devlette değil zayıf devlette" demeye başladı. Ve öyle anlaşılıyor ki Wall Street çetecileri ile milyarderler ittifakı Warren'ı kaos kaynağı diye gösterip istedikleri kıvama getirdikleri Amerikan halkını yine Trump'a razı edecekler.