Bir zamanlar hedef seçtiği ülkeleri 'haydut devlet' ilan eden ABD'nin şimdi kendisi artık aynı konumda. Şunu hemen belirtelim ki ABD'yi haydut ilan edenler rakipleri veya düşmanları değil.
Stratejist Robert Kagan, Nobel ödüllü ekonomist Joseph E. Stiglitz, Avustralyalı dış politika uzmanı Peter Hartcher ile ABD'yi BM'de temsil etmiş Mary Robinson gibi içeriden isimler.
Bir zamanlar dünyaya istikamet vermede sınır tanımayan ABD ilk olarak 1982'de 'haydut devletler listesi' hazırlama kararı aldı. Küba ve İran başta olmak üzere Suriye, Lübnan, Somali, Kuzey Kore ve Libya bu kara listenin devamlı müdavimleri oldu.
Küba 1982, İran 1984, Kuzey Kore 1988 ve Sudan 1993'te listeye alındı. 2005'te ise 'diktatörlüğün ileri karakolları' diye nitelenen Myanmar ve Zimbabve listeye eklendi.
Son olarak Amerikan yönetimi Venezuela, Bolivya ve Nikaragua'yı hedef seçti.
ABD bazen de muhalif ülkeleri 'kötülük odağı' diye yaftaladı. Örneğin Ronald Reagan 1983'te SSCB'yi 'şer imparatorluğu' olarak ilan etmişti. George W. Bush da 29 Ocak 2002'de K. Kore, İran ve Irak'tan oluşan 'Şer Ekseni' tanımlamasını ortaya attı.
***
Geldiğimiz noktada ABD'nin rakiplerine karşı devreye koyduğu 'bu kirli retorik' şimdi bir
bumerang gibi dönüp onu vuruyor.
'Haydut süpergüç' ifadesini ilk kullanan isim
Robert Kagan oldu. ABD'nin
2001'de 'terör ile savaş'
adı altında başlattığı küresel
hegemonya arayışını
'Yeni Roma' diye alkışlayan
neocon Kagan, Trump'ın devreye
soktuğu
'Önce Amerika' stratejisini övmek için kullanıyor
aslında bu tanımı.
Kendi inşa ettiği uluslararası norm, kanun, kurum, ittifak ve anlaşmaları tanımayan ABD'nin yeni stratejisinin
izolasyonist olmadığını vurgulayan Kagan,
14 Mayıs 2018 tarihli yazısında Amerika'yı "
a rogue superpower/ haydut bir süpergüç" diye nitelemişti.
Nobel ödüllü Stiglitz ise 2017'de iklim değişikliğine karşı çıkan Trump'ın politikaları için "
ABD haydut devlet olmaya bir adım daha yaklaştı" demişti.
The
Sydney Morning Herald'ın dış politika yazarı Hartcher ise Mayıs 2018'de İran ile nükleer anlaşmayı iptal eden ABD'ye öfkesini,
"Trump'ın Amerikası haydut bir devlete dönüştü" ifadesiyle dile getirmişti.
***
ABD'nin BM'deki eski iklim değişikliği temsilcisi Robinson da, Trump yönetiminin
Paris Anlaşması, UNESCO ve BM İnsan Hakları Komisyonu'ndan çekilmesi kararları için
"ABD uluslararası alanda artık bir haydut devlet kategorisine girdi" tespitinde bulunmuştu.
Geçen ay
Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması'ndan (INF) tek
taraflı olarak çekilen Amerikan
yönetimi olası bir nükleer savaşın
kapısını da araladı.
ABD'nin izlediği askeri, ekonomik, siyasi ve sosyo- kültürel politikalar Batı'da
'liberal değerler, seküler modernizm ve temsili demokrasi'nin adeta sonunu getirdi.
Fakat şu sıralar en çok dikkat çekilen tehlike ABD'nin izlediği ticaret savaşı stratejisiyle dünya genelinde
küresel bir ekonomik çöküş riskini had safhaya taşımasıdır.
Bu bağlamda önümüzde iki seçenek var. İlki ABD'nin haydutluğu bırakıp
yeni dünyaya ayak uydurması. Ancak bu çok zor görünüyor. İkincisi de dünyanın birleşerek
ABD'yi hizaya sokması. Bu da zor ama imkânsız değil.