Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Amerikan güdümlü muhalefetin ‘beka kaygısı’

Şurası açık ki ABD dünyanın dünya da ABD'nin gidişatından hiç memnun değil. Karşılıklı güven bunalımı her geçen gün derinleşiyor. ABD'nin kadim müttefikleri bile endişe içinde. Hatta en fazla kaygı duyan ülke bizzat ABD'nin kendisi.
Bu anlamda Türkiye'deki beka kaygısını hafife alıp Yunan basınına meze olan CHP liderliğindeki muhaliflerin hegemonik çöküşteki ABD'nin endişelerine göre hareket ettiğini görüyoruz.
Zira 'Önce Amerika' stratejisi başlı başına bir beka manifestosudur. Bu strateji, ABD'nin varlık kaygısına kapılması anlamına geliyor.
İşte bu yüzden hemen her gün ABD'nin ya bir ülkeyi hedef alan açıklamasına veya saldırısına şahit oluyoruz. Bir gün bakıyorsunuz İran'a bir gün Venezuela'ya bir gün Hindistan'a bir gün Türkiye'ye bir gün Avrupa ülkelerine bir gün Rusya veya Çin'e saldırıyor.

***

Son olarak Türkiye ve Hindistan'ı hedef aldı. Bu iki ülkeyi 1974'ten beri yürürlükte olan vergi muafiyeti programından çıkaran ABD'nin bu kararı almasının temel nedeni ise bağımsız bir politika izleyen Yeni Delhi ile Ankara'nın hem Rusya'dan S-400 füzelerini almaktan vazgeçmemesi hem de İran ve Venezuela'ya yönelik ambargolara karşı çıkmasıdır.
Ne var ki ABD'nin Hindistan'ı Pakistan üzerinden köşeye sıkıştırması da işe yaramadı. Çünkü 2015'ten bu yana Rusya ile yirmiye yakın nükleer santral anlaşmasına imza atan Hindistan Venezuela'dan aldığı günlük 340 bin varil ham petrol ithalatını ise iki katına çıkarma kararı aldı. Yeni Delhi daha önce de İran'a yönelik yaptırımları tanımayacağını ve petrol ödemelerini Amerikan mali sistemini 'by-pass' ederek yapacağını duyurmuştu.

Türkiye'ye gelince... Doğu Akdeniz'deki enerji tezgâhı, F-35 teslimatının erteleneceği tehdidi, BM çatısı altında FETÖ ve PKK'ya meşruiyet sağlama gayretleri, YPG üzerinden devreye sokulan hamleler ile ülkemizi Suriye ve Ortadoğu'da saf dışı bırakma gayretleri şimdiye kadar bir sonuç vermedi. Bundan sonra da vermeyecek.

***

Dolayısıyla ABD'nin Donald Trump iktidarıyla birlikte pratiğe döktüğü yeni kaotik politikaları Refik Halid Karay'ın ifadesiyle söylersek "Sellemetüsselam herhangi birinin önüne diklip 'ya kese ya ölüm' diyen" bir sokak şakisinin hezeyanıyla karıştırmamak lazım.
Envai çeşit manipülasyonlara imza atan Trump yönetiminin bir küresel stratejisinin olmadığını sanmak safdillik olur. Hele hele ABD'nin 'sellemetüsselam/gelişigüzel' bir siyaset izlediği kesinlikle boş bir iddiadır.

Dünyanın en büyük petrol ve gaz üreticisi haline gelen ABD'nin 21'inci yüzyıl stratejisi tamamen küresel enerji kaynaklarıyla arzının ne pahasına olursa olsun kontrol altına alınmasına dayanıyor.

Bu yüzden Rusya ve Çin'e yaklaşan Arabistan gibi en yakın müttefiklerini bile Kaşıkçı cinayeti üzerinden hizaya sokuyor. İran ve Venezuela'ya destek olan ülkeleri istikrarsızlaştırıyor. Hindistan ve Pakistan'ı savaşla kontrol etmeye çalışıyor. Türkiye'yi ise Kürt ve Ermeni kartları yanında ekonomik saldırıyla tehdit ediyor.
Rapidan Group'un 2015'te yaptığı araştırmada da vurgulandığı üzere temel hedef OPEC yerine ABD liderliğindeki NOPEC'in küresel arza hükmetmesidir.

Rapidan'a göre 2030'a kadar dünya ABD'nin jeo-politik saldırılarına maruz kalacak. Burada trajik olan durum ülkemizdeki muhalefetin ABD'nin bekası adına Türkiye karşıtı cephede yer almasıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA