Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Eğer masada Türkiye varsa...

Dünyada ve Ortadoğu'da kartlar yeniden karılıyor.
Türkiye başta olmak üzere bölgemizin jeopolitik gerçekliğini uzun süredir görmezden gelen ABD'nin masada ve sahada güç kaybetmesi küresel dengelerin yeniden oluşmasına imkân sağladı.
Bu bağlamda yeni dönemin en karakteristik niteliği Amerikan ittifak sisteminin El Kaide ve DEAŞ bahanesiyle İslam dünyasını şiddet, ölüm ve kaos yurduna çeviren terörle savaş çağının sona ermesidir.
Daha doğrusu coğrafyamızı yeniden dizayna yönelik bu emperyal stratejinin çöküşüdür.
Afganistan ve Suriye'de beyaz bayrak çeken ABD'nin Irak'tan da çekilmesi yönündeki tepkiler giderek güçleniyor.
Sırada istikrar ve barışa hasret Filistin, Yemen, Libya ve diğer ülkeler var.
Özellikle Türkiye dışında Rusya'nın da Filistin konusunda ABD'yi eleştirmesi yeni bir sürecin habercisi olarak görülebilir.
Nitekim Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Filistin-İsrail sorununda çözüme yönelik en büyük tehdidin ABD olduğunu söylemesi bu açıdan önemli.

***
Önümüzdeki dönemde Rusya, İran ve Türkiye'nin Suriye örneğinde sergilediği pratik devreye girecektir.
Astana ve Soçi ile tanımlanan bu realitenin en önemli özelliği öncelikle çatışmaları bitirmek, eğer olmuyorsa krizleri yönetilebilir hale getirerek anlaşmazlıkları sınırlandırmaktır.
Dolayısıyla bölgemizdeki varlığı giderek silikleşen ABD için 'Ne şeytanı gör ne salavat getir' anlayışı daha fazla öne çıkacak.
Çünkü 'önce ben' diyen Amerikan yönetimi bırakın artık Ortadoğu'daki dönüşümün uzun vadeli sonuçları üzerine düşünmeyi; bölgeye dair kısa vadeli politikalar üzerine en küçük bir yorum yapmaya dahi üşeniyor.
Bütün enerjisini Rusya ve Çin ile jeopolitik rekabeti nasıl yürüteceğine odaklamış bir ABD var karşımızda.
***
Burada küresel merkez açısından asıl kaygı verici faktör Türkiye'nin yükselişidir.
Türkiye'nin son yıllarda Rusya, Çin, İran ve Katar ile yakaladığı eşgüdüm ABD'nin Ortadoğu'daki mezhebi, etnik ve siyasi çatışmaları körüklemeye dayalı kaotik siyasetini akamete uğratıyor.
Zira Türkiye, Rusya ve İran'ın uyumu bölgemizdeki barış ve istikrarın sürdürülebilirliğini artırırken Suriye örneğinde olduğu gibi şiddet riskini de azaltıyor.
Bu bağlamda Türkiye bir anda umutsuzluktan ve çaresizlikten çıkıp Ortadoğu'nun denge unsuru haline geldi.
Üstelik rakip aktörler üzerindeki ağırlığımız da bize ayrı bir avantaj sağlıyor.
Örneğin hem çok grift bir mesele hem de vekâlet savaşlarının en yoğun şekilde yaşandığı bir saha olan Suriye'de, Sayın Erdoğan'ın da belirttiği gibi "Kendiliğinden ABD ve Rusya ile işbirliği yapabilen tek aktörüz." Bu çerçevede Soçi kentinde bugün Astana sürecinin aktörleri olan Rusya ve İran ile Suriye konulu zirvelerin dördüncüsünde yine bir araya geliyoruz.
Aktörler, yoğun gündem ve çözüm bekleyen kritik konular kimseyi korkutmasın.
Eğer Türkiye masada varsa emin olun bu sadece bizim değil bölgemizdeki herkesin de hayrına vesile olacaktır.
Bunu bugün Soçi'de bir kez daha göreceğiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA