ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'den çekilme kararının yol açtığı depremi 'Başkan ve adamları arasındaki basit bir fikir ayrılığı' olarak görmek hata olur. Sadece ABD değil bir bütün olarak Atlantik dünyası bir dönüm noktasında bulunuyor.
Bu nedenle kararın daha uygulama aşaması başlamadan İsrail güdümündeki küresel sorosçular ile savaş lobisinin pençesindeki derin ABD dört bir koldan saldırıya geçti.
Özellikle de liberal ve cumhuriyetçi şahinler, Trump'ın Suriye'den çekilirken Türkiye ile koordinasyon içinde hareket etmesini 'ihanet ve yenilgi' olarak görüyor.
Bloomberg'den Eli Lake, öfke nöbetleri geçirerek yazdığı analizde Suriye'den çekilmenin Trump'ın yeni müttefiki Türkiye'ye bölgede fazla avantaj sağlayacağının altını çiziyor.
Ancak yeminli Türkiye düşmanlarının unuttuğu bir şey var.
Trump'ın Türkiye tercihi bizim karakaş ve gözümüze hayranlığından kaynaklanıyor değil. ABD'nin küresel çaptaki hegemonik ağırlığı kırılma aşamasında ve buna paralel olarak Suriye'deki darboğazı ise had safhaya ulaşmış düzeyde.
***
Gerçekçi olan Trump, bu süreçte Suriye'den çekilmenin
bir seçenekten ziyade kaçınılmaz bir realite olduğunun farkında.
'Back to future/geleceğe dönüş' kapsamında
Rusya ve Çin'e karşı yeniden mevzilenen
ABD Başkanı, Türkiye'yi
yanına çekmek için
özel çaba sarf ediyor.
Çünkü Trump daha kampanya sürecinde
Ortadoğu'da kilit ülke konumundaki Türkiye ile çalışmak niyetini açıkça ifade ediyordu. Bu bağlamda Suriye'den çıkış stratejisinde
Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a ayrı bir önem veriyor.
Hatta
Haziran 2017'de Pentagon'un 'The tank' denilen
en güvenlikli odasındaki
toplantıda
General James Mattis'ten yeni dönemdeki
stratejilere dair detaylı
bir sunum aldı. NYT'deki
habere göre Trump,
Türkiye'den rakip olarak
bahsedilen brifingden
sonra
"İşte bunlar tam da yapmak istemediğim şeyler" demiş.
***
Üstelik Türkiye ile çalışmayı savunan Trump yanlısı birçok kalem Suriye'den çekilme kararını 'Körfez ülkeleri ile İsrail'in kirli işlerini yapmaktan kurtulduk' şeklinde değerlendiriyor.
İngiliz gazeteci yazar John R. Bradley, "Şahinlere aldırmayın.
Trump'ın açıklaması cesur ve alkışlanması gereken tarihi bir hamle" görüşünde. Trump'ın Suriye kararı,
1956'daki Süveyş Krizi'nde ABD Başkanı Dwight
Eisenhower'ın İngiltere, Fransa ve İsrail'e vurduğu darbe ile eşdeğer bir gelişme olarak okunuyor. İsrail'in bayraktarlığını yaptığı kesimler işte bu nedenle "Bu karar siyasi hezimettir
" diye ağlaşıyor. Kararın
Tel Aviv'i zayıflatırken Ankara'yı güçlendirdiğini biliyorlar.
Bu yüzden, Trump'ın kabinesindeki Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton gibi kifayetsiz isimlerin 'Kürtleri korumalıyız' çarpıtmasıyla terör örgütü YPG'ye meşruiyet sağlama hezeyanlarına fazla aldırmamak lazım.
Benzer şekilde İsrail istihbarat servisi
MOSSAD'ın Başkanı
Yossi Cohen'in geçen ay Suudi Arabistan, BAE ve Mısır ile bir araya gelip Türkiye'ye karşı oluşturduğu şer ittifakının bütün kirli tezgâhları da birer birer akamete uğrayacaktır. Zira
hayırlı bir gayeden yoksun bütün meşum gayretlerin akıbeti zillettir.