Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinde artık son viraja girdik. Aslında sonuçları gören Atlantik dünyası daha bir ay önceden yelkenleri indirmeye başladı.
Ne var ki Batılı hükümetlerin aksine 'okyanus medyası'nın gelgitleri hâlâ son bulmuş değil. Özellikle küresel Sorosçular, Orwell'in "Öylesine saçma fikirler vardır ki onlara sadece entelektüeller inanabilir" vecizesini doğrularcasına yayınlar yapmaya devam ediyor. Ancak bu halk, Batılı akla esir düşenlere bir daha bu ülkeyi teslim etmemekte kararlı.
Zira kültürel, siyasi ve ekonomik terörizmin finansörü olan sömürgeci siyasetin tahrip gücü yüksek bir bombadan farksız düşünce düzenekleri, 15 Temmuz ile birlikte tamamen deşifre oldu. Sayın Erdoğan'ın şahsında Türkiye'ye yönelik devreye soktukları her tür toplumsal mühendislik fantezisi yine kâbusa dönüşecek.
***
Çünkü Batılı aklın "Eğer
24 Haziran'da Erdoğan kazanırsa diktatörlük ama muhalifler ipi göğüslerse demokrasi galip gelecek" tarzındaki
spekülatif küstahlığı da sonuç vermeyecek. Boşuna "
Şeytan ırkının ıslahının imkânı yoktur" dememişler.
Dolayısıyla bu millet
çöküşe, barbarlığa, yıkıma, hastalıklı bir geçmişe ve kaotik senaryolara değil toplumsal adalete, özgürlük, refah ve ilerlemeye oy verecektir.
Makyavel'in "Amaca giden her yol mubahtır"
aperçüsüne göre hokkabazlık, yalan ve iftirada sınır tanımayanlar, 25 Haziran sabahı yine hüsrana uğrayacak.
***
Bakmayın siz
üst perdeden atıp tutmalarına.
Gerçekte dürüst bir insan olmak yerine
sefil birer soytarıya dönüşenlerin kaderini yaşıyorlar. Zaten onların
bir hikâyesi de yok. Eskiler, insanların sadece bir hikâyeye ve fikre inanarak
hakikatin halkasına dâhil olduğunu söyler. Bu anlamda tarihin hiçbir evresinde spekülatif aklın, ahlak ve erdeme diz çöktürdüğü görülmemiştir.
Bir kesinlik ve prensipler manzumesi olarak
ahlak, en net siyasi duruştur.
Bu nedenle her ahlaki tavır,
çelişkileri ortadan kaldırarak seçimlerimizin rengini
önceden belli eder. Zira ahlaki ilkelerden
yoksun şekilde hareket etmek
kaygan ayakkabılarla buzda yürümeye benzer.
İlerlemeye çalıştıkça dengemiz bozulur ve düşeriz.
***
Kim ne derse desin, Türk halkı bir daha
vesayet odaklarının pençesine düşmek istemiyor.
Halkımız, Sayın Erdoğan liderliğindeki
AK Parti'ye sahip çıkarak Batı dünyasının
iki yüz yıllık 'oryantalist masallarını' darmadağın etti.
Bu kültürel ve tarihi hamlesiyle Türkiye,
küresel bir değere dönüştü.
24 Haziran'da halkımız bu kazanımlara ve değerlere yine sahip çıkacaktır.
Haliyle Türkiye'deki
değişen dinamikleri okuyamayan 'okyanus medyası'ndaki
sazanların trajedisi daha da derinleşecektir.