ABD Başkanı Donald Trump'ın "Suriye'den çok yakında çıkacağız" açıklaması aslında hem malumun ilamı hem de dünyanın hassas bir süreçten geçtiği dönemde devreye sokulan ikiyüzlü bir politikanın yeni aşamasıdır.
Nitekim ABD'nin 'iyi polisi' Trump'ın bu itirafından bir gün sonra da PKK/YPG kontrolündeki bölgelere ayrılan 200 milyon dolarlık yardımın dondurulduğu bildirildi.
ABD'nin 'kötü polisleri' Pentagon ve Dışişleri ise "Suriye'den çekilmek gibi bir planımız yok" diyor.
Pentagon üstelik Trump'ı yalanlarcasına Menbiç'e özel birlik takviyesine ve El Tanf ile Deyre-z Zor'da yeni askeri üsler kurmaya devam ediyor. Bir yanda 'savaş karşıtı' imajıyla Trump arz-ı endam ediyor.
Öte yanda ise 'jeo-politikaya dönüşü' simgeleyen çatışma yanlısı şahin bir ABD kabinesi var karşımızda.
***
ABD'nin
Suriye'ye dair bu zıt kareleri elbette kafalarda soru işaretlerine
yol açıyor.
Oysa bu
paradoksal vaziyet tam da ABD'nin yeni dönemdeki
siyasetinin ana resmidir.
Caydırıcılık özelliğini kaybeden ABD artık
kriz, hile, sabotaj ve şantajlarla mevzi kazanıyor.
Örneğin
Çin ve Rusya'yı tehdit diye gösteren ABD'nin asıl amacı müttefiklerini yeniden kendi
eksenine çekmek.
Dolayısıyla
her kafadan bir sesin çıktığı Washington görüntüsü kimseyi yanıltmamalı.
Gücü azalan ABD, yeniden toparlanabilmek için son derece
sistemli ve kurnaz bir politika izliyor.
ABD'nin asıl korkusu, çok kutuplu yeni dünya düzeninin ortaya çıkmasıdır; özellikle
Almanya, İngiltere, Fransa ve Türkiye gibi müttefiklerin daha bağımsız politikalar izleyerek
Rusya ve Çin gibi aktörlerle stratejik ilişkiler geliştirmesidir.
***
Süreç böyle devam ederse ABD'nin de diğer güçler gibi bir kutup olma dışında başka seçeneği kalmayacak.
Ancak pes etmeyen
ABD, yeni tehdit ve krizlerle eski iki kutuplu dünyayı yeniden inşa etmeye çalışıyor.
Bu bağlamda
Rusya ile Atlantik arasındaki
ajan krizinde İngiltere yalnızca işlevsel bir taşerondur.
Rusya ile yaşadığımız jet krizi gibi şimdiki ajan krizinin de
altında
ABD'nin bölgesel ve küresel hedeflerinin bulunduğunu
unutmayalım.
Bu politika ekseninde ABD, yalnız Avrupalı müttefiklerini değil
Kuzey Kore'yi Çin'den ve Türkiye'yi Rusya'dan uzaklaştırmak için de elinden gelen her tür çabayı gösteriyor.
***
Zira terör tehdidi projesi ters tepen ABD mecburen eski tehdit
sopasına sarıldı yine.
Rusya tehdidi yoluyla hem
NATO üzerindeki etkisini artırmaya çalışıyor hem de dağılma aşamasına gelen
Batı'yı yeniden birleştirmeyi hedefliyor.
Böylece Almanya,
İngiltere ve Fransa'nın çok kutuplu dünyada birer aktör olma gayretlerini de baltalayacak.
Geldiğimiz aşamada bir
kriz üretim merkezine dönüşen ABD artık
dünya için
asıl tehdit konumuna yükselmiş durumda.
Bu yüzden
ABD sadece Suriye'den değil küresel sahneden de çekilmek zorunda kalacak.
Ya çekilecek ya da dünya tarafından kovulacak!