Başarıyla sonuçlanan Afrin Harekâtı her açıdan küresel ve bölgesel dengeleri alt üst edecek gibi görünüyor. En büyük darbeyi ise kuşkusuz terör örgütü PKK/YPG ile onun hamisi konumundaki ABD ve Avrupa aldı. 2013'ten beri bütün emperyal oyunları bozan Türkiye, Afrin'den sonra artık oyun kurucu ülke olarak bölgesinde etkinliğini daha da artıracaktır.
Afrin hamlesiyle işgalci güçlerin bir asır önce çizdiği Sykes-Picot sınırları da fiili olarak ortadan kaldırılmıştır.
Hem de I. Dünya Savaşı'nın bitişinin 100. yıl dönümüne denk gelen bir dönemde.
***
Bugünlerde
Facebook, Uber ve Google'a dair skandallarla inşa ettiği
siber masal evreni sarsılan
ABD için Afrin şoku ise
gerçek dünyada aldığı yenilginin sembolü olarak
gösteriliyor.
Şurası kesin ki Atlantik'te derin bir paniğe neden olan
Afrin zaferi, jeo-politik açıdan Çanakkale ve Kut'ül Amare'den farksız tarihi sonuçlara yol açacak bir potansiyele sahiptir.
Zira Çanakkale (1915) ve Kut'ül Amare (1916) zaferleri emperyalist güçlerin İslam dünyasına yönelik bütün kirli planlarını alt üst etti. Bu zaferler, İngiltere'nin
altı ayda biteceğine inandığı I. Dünya Savaşı'nın 3 yıl uzamasına ve Rusya'da
Bolşevik Devrimi'ni (1917) tetikleyip Batı ittifakında bölünmeye yol açtı.
Benzer şekilde
Türkiye'nin bölgesine ve tarihine geri dönüşünü simgeleyen Afrin Harekâtı da ABD'nin Ortadoğu'ya dair sinsi tezgâhlarını kökten
etkileyecektir.
***
Bu anlamda Afrin'de sadece YPG yenilmedi, ona askeri ve siyasi her türlü desteği veren
Batı dünyası da tarihi bir hezimete uğradı. Şer güçlerin maşası YPG de o maşaları tutan eller de yandı.
Şimdi sıra
Batı'da Afrin ve Cerablus kıskacına alınan ABD denetimindeki terör koridorunun
Doğu'da Sincar harekâtı ile kuşatılıp çifte basınçla
çökertilmesine geldi. Suriye'de sayılı günlerinin kaldığını
gören ABD yönetimi, bu yüzden bütün gücünü
Fırat'ın Doğusu'na vermiş durumda. Bu amaçla
Ayn El Arab (Kobani), Tel Abyad, Derbesiye, Kamışlı ve Haseke'de hendek ve savunma barikatları
kazılırken 20'ye yakın askeri üsse ek olarak ABD,
Deyr'ez Zor'un petrol bölgesi El Ömer'de yeni inşa ettiği üsse de yığınak yapmaya başladı.
***
Ancak
bölgede sadece ezberleri değil dengeleri de bozan Türkiye karşısında bu saatten sonra
ABD'nin tutunacak fazla dalı kalmadı.
Gücü azalan ABD, savunma hattını
İsrail ve Suudi Arabistan'a doğru daha da geriye çekme
hazırlığı içinde. Çünkü ABD,
Türkiye'nin 'yeni coğrafyası' olan
'Kuzey Irak ile Kuzey Suriye'de bundan
sonra barınamayacağının farkında.
Hatta bırakın bu bölgeleri, ABD'nin 2003'ten bu yana
işgal ve askeri harekâtlarını organize ettiği Katar da bile tutunması zorlaşıyor.
Daha şimdiden Arap medyası "
Türkiye, ABD yerine Katar'a yerleşiyor. ABD Merkez Komutanlığı
CENTCOM, 2003'ten bu yana ana karargâh olarak
kullandığı Katar'daki
El Udaid Üssü'nü bırakıp Umman, BAE veya Suudi Arabistan'a yerleşecek.
Yerine ise Türk askerleri gelecek" tarzındaki haber analizlerden geçilmiyor. Bu nedenle Pentagon'un şu anki stratejisi,
'Afrin'i alan Türklerin Menbiç'i de almasına müsaade edilmemesi' şeklinde.
Zira Menbiç düşünce Fırat'ın doğusunda tutunamayacaklarını iyi biliyorlar.
Fakat
korkunun ecele faydası yok.
Onlar da ataları gibi eninde sonunda çekip gidecek.