Afrin harekâtı, Suriye'de bölgesel ve küresel dengeleri deyim yerindeyse alt üst etti. ABD ve Rusya'nın öncülük ettiği A ve B planları yerine bundan sonra Türkiye ile tanımlanan 'C Planı' dönemine giriyoruz.
Zira ne 30 Haziran 2012 tarihli ABD destekli Cenevre Bildirisi (A Planı) ne de 15 Kasım 2015 tarihli Rusya destekli Viyana Bildirisi (B Planı), Suriye trajedisinde sadre şifa olabildi.
Her iki bildiride de BMGK'nin 5 daimi üyesinin imzası vardı.
ABD'nin Cenevre süreci, rejim ve muhalefetin federatif yapı üzerinde uzlaşacağı bir geçiş hükümetini öngörüyordu ve burada Esad'a yer yoktu.
Viyana süreci ise Rusya'nın askeri müdahalesine göre planlanmıştı.
Cenevre'den farkı Esad'lı geçişte diretmesiydi.
Bu süreçte Rusya, ılımlı muhalefeti askeri güçle sindirerek Şam ile masaya oturmaya zorladı ama başaramadı.
Rusya, fazla ısrar ederse Suriye'nin kendisi için bir 'ikinci Afganistan' olacağını gördü. ABD de Suriye'yi parçalama projesinde Türkiye'yi 'by-pass' edemeyeceğini sonunda kavradı.
***
Şu anki tabloda bu iki plan da devre dışı. Suriye'de artık
Türkiye'nin öncülük ettiği C Planı ağırlık kazanıyor.
Peki yeni süreçte nasıl bir yol haritası izlenecek? Öncelikle
Rusya ve Türkiye "Esad'ın gidiş veya kalışını" öne çıkarmamaya özen gösterecek.
Esad'dan uzun vadede kurtulma planı olan
'Exit-Assad' yerine artık
ABD'nin Suriye'den çıkışını hızlandıracak 'Exit Syria' formülü güç kazanıyor.
Çünkü Türkiye'nin etkin olmadığı bir Suriye'de
İran'ın frenlenemeyeceği, bölgenin etnik ve mezhebi kaosa sürükleneceği ve
'Ankaralı Rusya'nın daha da nüfuz kazanacağı ortada.
Bunu gören
İngiltere, Fransa ve Almanya ile
NATO üyeleri, C Planı'na
Rusya kaynaklı
real-politik endişelerden dolayı 'özel bir destek' veriyor.
Atlantik dünyası ayrıca Rusya'nın Türkiye'ye ve C Planı'na stratejik anlamda büyük önem atfettiğinin de farkında.
Batı'yı fazla ürkütmemek için olsa gerek Moskova, desteğini
açıktan değil daha çok Türkiye'yi frenlemeyerek gösteriyor. Bu nedenle ABD dâhil her aktör, bugünlerde bölgeye dair projelerini yeniden formüle etme yarışında.
***
C Planı ile her şeyden önce hem Suriye'nin
teröristlerce yönetilmesi engellenecek hem de Esad sonrası olası bölünme riski en aza inecek.
Suriye'nin yeniden imarı ve göç edenlerin geri dönüşü için güvenli bölgelerin oluşturulması süreci hız kazanacak.
Bu istikrarın sağlanabilmesi için de ABD'nin terör örgütü
YPG ile kurduğu ilişkiyi bitirmesi daha doğrusu
YPG ve
PYD'nin bitirilmesi gerekiyor.
Nitekim ABD Türkiye'ye,
"Ben terör ordusunu senin için değil İran'ı kuşatmak için oluşturuyorum" diyerek
bunun sinyallerini vermeye de başladı.
Ayrıca
Pentagon, Türkiye ile karşı karşıya gelmemek için
Suriye'nin kuzeyindeki (Rojava) iki bin askerinden
1500'ünü çekmenin hazırlığı içinde.
CETNCOM Komutanı J. Votel'in WP yazarı
David Ignatius'a yaptığı bu "Rojava'dan çekilme ifşaatı" aslında YPG'nin gözden çıkarıldığının da resmidir.
Zira C Planı, Suriye'nin kuzey sınırının
Irak'a kadar YPG'den arındırılmasını öngörüyor. Bütün bu gelişmeler,
ABD'nin çok yakında YPG'nin sifonunu çekeceğinin somut kanıtlarıdır.
Başka çaresi yok. Yoksa YPG yerine ABD'nin bizzat kendisi Suriye'de bitecek...