Birleşmiş Milletler (BM), ABD, Avrupa Birliği (AB), İngiltere, Almanya, Rusya ve Fransa ile bölge ülkelerinin şiddetle karşı olduğu 'bağımsızlık referandumu'nda ısrar eden Kürt yönetimi, bütün dünyaya meydan okuyacak bu cesareti nereden buldu?
Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetim, bu cüreti sadece İsrail'den almış olamaz.
Tel Aviv dediğimiz aktör, en nihayetinde ABD'nin Ortadoğu'yu dizaynda kullandığı bir aparattır.
Eğer İsrail dışındaki güçlerin de 'gizli desteği' olmasaydı Erbil'in kendiyle birlikte bölgeyi de ateşe atma çılgınlığı bu raddeye ulaşamazdı.
***
Peki, Kürt yönetiminin bu
Don Kişotvari tavrının ardında nasıl bir
küresel hinlik/bit yeniği olabilir?
Zira
referandum, kim ne derse desin sadece Batılı ülkelerin yapay tepkileri ve
Erbil'in 'ergen ısrarı'na indirgenemeyecek kadar
ciddi bir emperyal projenin işaret fişeğidir.
Çünkü bölgemizdeki
etnik ve mezhebi fay hatlarını sonuna kadar tetiklemeyi hedefleyen
bu
jeo-politik intihar girişiminin sadece taktik
bir hamle olduğunu düşünmek tam bir safdillik
olur.
***
Bu anlamda referandum kararı, bölgemizi kaosa sürükleyecek olan
DEAŞ projesinin son aşamasıdır.
10 Haziran 2014'te Musul'u işgal eden ve ardından
Suriye'yi fethe girişen DEAŞ lordlarının iki ana hedefi vardı.
Bu hedefler de
Arap Baharı'nın ilham kaynağı ve bütün İslam dünyasının doğal lideri
olan
Türkiye'yi iki ayrı yönden kuşatmaktı.
İlk kuşatma İran'ın öncülük ettiği
'Şii koridoru' ile Türkiye etkisindeki
Sünni dünyanın parçalanmasıydı.
Bunu da
Afganistan'ı Pakistan'dan, Irak ve Suriye'yi Türkiye'den, Yemen'i ise Suudi Arabistan'ın nüfuzundan alıp
'Büyük İran'a entegre ederek yapacaklardı.
Ancak Türkiye, hem Orta Asya'daki projeyi
(AfPak) hem de Irak ve Suriye'de
Sünni bölgelerin DEAŞ bahanesiyle 'Şii koridoru'na dâhil edilmesi planını çökertti.
Türkiye'nin Suriye'deki
Fırat Kalkanı ve
Irak'taki Musul/Başika hamlelerine bu mercekten bakmak lazım.
***
DEAŞ projesiyle Türkiye'ye yönelik ikinci kuşatmanın amacı ise
Kürt-Türk ittifakını bozmaktı.
İlk olarak Suriye'nin kuzeyinde '
DEAŞ ile savaş' adı altında YPG'ye alan açıldı ve
'terör koridoru' planı devreye sokuldu.
Şimdi de Irak'ın kuzeyindeki bağımsızlık referandumuyla
Kürt-Türk ittifakının tamamen dinamitlenmesi hedefleniyor.
***
Unutmayalım!
İşgalciler,
Ortadoğu sistemini etnik ve mezhebi fay hatları üzerine inşa etti.
Bu nedenle
emperyal sistemin temel doktrini, Müslüman ülkeler ve halkların dayanışmasını
dinamitleme üzerine kuruludur.
Dün olduğu gibi bugün de Türkiye'nin
iç barışına, güvenliğine ve jeo-politik hedeflerine yönelik sistematik bir saldırı ile karşı karşıyayız.
Bu anlamda Erbil'i referanduma sürükleyenlerin hedefi;
Türkler, Kürtler, Farisiler ile Şii ve Sünni Araplar üzerinden
uzun vadeli bölgesel bir savaş hazırlığıdır.
Referandum,
DEAŞ ile devreye sokulan Türkiye'yi kuşatma ve Türk-Kürt ittifakını çökertmenin son aşamasıdır.
Ancak bu kaotik saldırılara karşı Türkiye'nin
eli kolu bağlı şekilde duracağını umanlar fena halde yanılıyor.
Bekleyip göreceğiz...