Arakan'daki küresel soykırımın baş sorumluları olan ABD, Çin, Rusya, AB ve İngiltere'nin kirli işbirliğini görmemek mümkün değil.
Bu vahşi organizasyonun aktörleri o kadar pervasız ki bırakın en küçük bir pişmanlık veya vicdani utancı, göstermelik timsah gözyaşlarını dahi dökme ihtiyacı hissetmiyorlar.
İşte örnek, insan hakları havariliğini kimseye bırakmayan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve caz arkadaşları...
Estonya'daki AB zirvesinde neredeyse her konu görüşüldü.
Kuzey Kore'den Suriye'ye, Venezüella'daki siyasi krizden göçmen sorununa kadar 'ahkâm kesmedikleri' mesele kalmadı.
Üç maymunu oynadıkları tek konu Arakan'dı.
Bir gazetecinin dayanamayıp AB'nin Arakan siyasetini sorması üzerine Mogherini, "Toplantı gündemimizde Myanmar yok" yanıtını verdi küstahça. Şatafatlı bir sıfatı bulunan Mogherini'ye Arakan demek ki yok hükmünde görünüyor.
***
Bunlar böyledir.
Dünyaya at gözlükleriyle bakarlar.
Müslüman ülkeleri
kaos, şiddet ve soykırımın tema parkı haline getirenler elbet Arakan'daki
kanı da görmezden gelir.
Bu yüzden
'liberal değerleri' ırkçılığa ve neo-nazizme demirlemiş AB'nin siyaseti bizi
şaşırtmıyor.
Dünyaya
'barışçıl yükseliş' masalları okuyan
Çin'in sessizliği de Arakan tasarısını BM'de
veto eden
Rusya'nın sinsi tavrı da 'insani müdahale'ye zemin hazırlamak için Arakan'ı kan gölüne çeviren ABD'nin vahşi stratejisi de küresel çarkın kanlı
birer dişlisidir.
En kirli dişli kuşkusuz Müslüman Arakan'ı 1948'de Pakistan yerine Budist Burma'ya bağlayarak
bu trajedinin tohumlarını atan İngiltere'dir.
Bu yüzden '
şu anki soykırımın da ana kraliçesi' yine
Londra'dır.
***
Nitekim
II. Elizabeth, 5 Mayıs 2017'de Myanmar'ın
fiili lideri Nobel ödüllü
Aung San Su
Çi'yi
Buckingham Sarayı'nda boş yere ağırlamadı.
Nisan 2016'da geçiş hükümetinin başına geçen
Su Çi, yedi ay sonra (Ekim 2016) 75 bin Arakanlı'yı Bangladeş'e sürmüştü. Kraliçe, görüşmede bu konuya bırakın değinmeyi
ayağına kırmızı halılar serdiği Su Çi ile öğle yemeği yedikten sonra onu bir de 'Özgürlük Madalyası' ile ödüllendirdi.
Teşvik edilen Su Çi de ikinci katliamına 25 Ağustos 2017'de başladı. Üç günde
3 bin insan katledilirken 300 bine yakın Arakanlı vatanından kaçmak zorunda kaldı.
Eğer Su Çi ilk cürmünden dolayı
cesaret madalyası almasaydı ikinci kez böyle bir vahşete kalkışabilir miydi?
Aklından bile geçiremezdi.
***
Şurası açık ki Arakan'daki katliama destek veren
küresel çete ikinci Srebnenitza'ya giden yolun taşlarını da bilerek döşüyor. İngiltere, AB ve ABD menşeli bu katliamın silahları İsrail'den sağlanırken siyasi, ekonomik ve hukuki desteği ise Çin ile Rusya'dan geliyor.
Emin olun, Arakan'daki vahşetin binde biri bile eğer
Kraliçe'nin hiç hazzetmediği Zimbabve veya Venezüella'da olsaydı Batı dünyası şimdi topyekün ayağa kalkmıştı.
Elçiler geri çağrılmış askeri müdahale için çoktan koalisyonlar oluşturulmuştu.
Ama katliam yeri Arakan olunca herkes
organize bir sessizlik içinde...