Kullanılan dil okurla bağı ya sıkılaştırır, ya da gevşetir, hatta kopartır. Haberde dil, sanılandan çok daha önemli. İşimiz olup bitenleri nesiyle, nasılıyla, nedeniyle en yalın, en anlaşılır, en basit haliyle anlatmak. Bu özel bir maharet ister. Öyle önemli bir maharettir ki bu, kökeni gazetecilik olan Ernest Hemingway'in öykü ve romanlarına hakim olan sadelik, kolay kolay taklit edilememiş, imrenilmiştir.
SABAH, yazılı kurallara bağlamasa da, 'yaşayan' dili kullanma konusunda geleneksel özeni korumaya gayret eden bir gazete. Gündelik dil, anlaşılırlık bakımından hayati önemde.
O nedenle, özellikle ekonomi, sağlık ve teknoloji haberlerinde, bu yaşayan dilin içine tam yerleşmemiş yabancı terimleri, kelimeler konulduğunda bu köşeden okurlar aracılığıyla uyarılar geliyor.
Son dönemde gerek ana gazetede gerekse eklerde yabancı kavramların kullanımının artmakta olduğuna dair, okurdan SOS işaretleri gelmekte. Bunların önemli kısmı genel uyarılar, bazıları da somut örnekler sıralarken zorlanmıyor.
Bazı örnekler:
'İnnovasyona çok önem verecekler...', 'Almanya destinasyon', 'Yeni trentlere göre konsept uygulanacak', 'Bodrum Havalimanı'nda her türlü konsept var...', 'Bodrum bu sene trent'...
Bir okur şu soruyu da ekliyor: 'Bu kullandıkları kelimelerin birbirinden güzel Türkçe karşılıkları varken neden böyle çoğu okuyanın anlayamadığı kelimeler kullanırlar ve onlardan vaz geçtim siz yöneticiler neden bunlara izin verirsiniz merak ediyorum doğrusu.'
Okurlar arasında, SABAH'ın köşe yazarlarının bu konuda daha dikkatli, daha hassas, daha tasarruflu olduğuna dair bir izlenim olduğunu da ekleyelim. Ama, uyarı öncelikle ana gazete ve eklerdeki editörleri en fazla ilgilendiriyor. Dilin temizlenmesi için temel sorumluluk onlarda çünkü.