Toplumun ruh sağlığına katkıda bulunmanın küçük ama önemli bir adımı da, intihar haberlerini ayrı bir özenle değerlendirip vermekten geçmekte. Konu, bu köşede defalarca gündeme getiriliyor.
Eleştiriye hedef olduğu ölçüde de devam edecek.
Hassas bir haber türü bu. Her intihar haberini vermek gerekli mi? Öyle ise, ne kazanılmış oluyor, halkın bilgilenme hakkı adına? Sansasyon mu, başka önemli haberlerin yerinden olması pahasına mı?
Bunlar, sorulması gereken sorular.
İntihar haberlerinin "ilham verici" olduğu, "kopyalanma" riskinin yüksekliği, farklı ülkelerdeki bilimsel araştırmalarda ortaya çıktı. Bu nedenle, özellikle, intihar "yöntemi"nin - çok önemli bir gerekçe yoksa habere alınmaması bir "norm"a dönüşmekte.
Gazetenin 11 Kasım tarihli sayısında, üç duyarlı okurumuzun tepkisine neden olan iki intihar haberi var. Bunlardan birinde, çocuğunun kendisinden olmadığı iddiaları ardından intihar eden bir baba, diğerinde de 23 yaşında bir erkeğin hayatına son vermesi anlatılmakta.
Her iki haberde de, "yöntem" ayrıntılarıyla habere alınmış. Haberin kendisine hiçbir şey katmadığı halde. Bu konudaki duyarsızlık umarım bir şekilde son bulur.
Peki "yöntem" hiçbir intihar haberinde olmamalı mı? Bu meslek etiğinde her derde deva, "hap" cevap yoktur. Mesela, "yöntem"den bahsetmeyi gerektiren bir haber de var SABAH'ta. 8 Kasım tarihli Katil Kocanın İntihar Oyunu başlıklı haberde, uzman çavuş olan eşinin tabancasıyla intihar ettiği öne sürülen bir kadının, savcılık soruşturması sonunda kocası tarafından "kasten" öldürüldüğü ve bu suçtan müebbet hapse mahkum edildiği aktarılıyor. Haberde, mahkemeyi hükme götüren tüm ayrıntılar haklı olarak sunuluyor.
Fotoğrafların dili
Bazı okurlar, suça karışan (fail veya mağdur olarak) küçük yaştakilerin kişilik haklarının haberlerde yeterli özenle korunmadığı inancında. Bununla ilgili son örnek, 11 Kasım tarihli gazetede 3'üncü sayfada yer alan Kız Çocuğu Babasını Bıçakladı başlıklı haber.
Haberde, tartışmaya girdiği babasını öldüren 14 yaşındaki bir kızdan söz ediliyor.
Okurlar fotoğrafın kızın kimliğini yeterince saklayacak yeterlilikte deforme edilmediği kanısında.
Haberde, mekânın Bursa'nın Osmangazi ilçesi gibi nispeten küçük bir yerleşim merkezi olarak belirtilmesini de hesaba katarak, bu eleştirileri haklı buluyorum.
Fotoğraflarla ilgili okur duyarlılığı ilgi çekici. Kazım Sipahi, 8 Kasım tarihli gazetede 'İngiliz hasta rehin' İddiası Doğru Çıkmadı başlıklı haberle ilgili bir not göndermiş. Bodrum mahreçli haberde, bir kaza ardından, tedavi gördüğü hastanede 'rehin kaldığı' İngiltere basını tarafından iddia edilen İngiliz baba-oğulun aslında tatillerine devam ettikleri anlatılıyor.
Habere göre, Andrew Street'in 10 yaşındaki oğlu Robbie ATV ile gezerken düşüp 'ağır yaralanmış'. Bu ifade, haberde babasına atfen tekrarlanıyor. "Ancak" diyor Sipahi, "fotoğrafa baktığımızda çocuğun sadece kolunun sargılı olduğunu, ayakta gayet iyi durumda poz verdiğini de görmekteyiz.
Acaba bunu sayfaya koyan değerli editörleriniz görmedi mi? Evet, belli, çocuk yaralanmış, ama ağır olsaydı herhalde yatakta olurdu."