Gazeteniz geçen cuma günü 26'ıncı kuruluş yıldönümünü kutladı. Başından itibaren, okur açısından 'vazgeçilmez' olmayı hedefleyen, 'yeni' Türkiye'ye ait değerleri tanıtan, yerleşik kılan bir gazetecilik yürüyüşünün 26'ıncı basamağı.
Ege sahillerinden başlayan, İstanbul'da kök salma ile süren serüven, zorlu bir rekabet ortamında, kalıcı bir başarı öyküsüne dönüştü.
Dönüştü ama, gerisi kolay olmadı. Türkiye'yi altüst eden, bir ucunda fail olarak medyanın da bulunduğu ekonomik yolsuzluklar ve kötü yönetim krizinin önde gelen kurbanlarından biriydi. 2000 yılından itibaren, sıkça el değiştirerek, yok edilme hamlelerine karşı dik durarak bugünlere geldi.
Sır biraz da - iş adamı tabiriyle - 'marka' olmayı başarmış olmaktaydı. Kurucu Dinç Bilgin'in mesleki vizyonu gazetenin DNA'sına derinlemesine işlemişti ve temel mesleki standartlar, çıkaran kadroların kapsama alanından hiç eksik olmadı.
Medyanın - devam eden - bozuk düzeninde SABAH'ın ayakta kalması, dengelerin daha da bozulmasını daima engellemiştir. Olmasaydı, ülkede demokratlık aleyhinde büyük bir asimetri olacak; toplumun doğal gelişimi çok daha zora koşulacak, bir 'vahşi çıkar' zihniyeti medya üzerinden siyaseti iyice kıskaca alacaktı. Bu rolün önemini her zaman akılda tutmak gerekir. AB reform sürecinde, tabuların bir bir yıkılmasında, özellikle 27 Nisan- 22 Temmuz 2007 dönemi ile kapatma davasını izlemede gazetenin rolü belirleyici olmuştur.
Okur açısından SABAH her zaman açık sözlü, aydınlık yüzlü, keskin bakışlı ve doğrucu olarak bilinir. Onların zihinlerinde, kalıplaşmış medya söylemlerine set çeken, Türkiye'yi küreselleşmede güçlü bir pozisyona oturtan, iç sorunların çözüm yollarını önyargısız tartıştıran ve eleştiriyi yapıcı olmakla birleştiren bir gazete yer etmiştir. Medya Grup Başkanı Serhat Albayrak'ın cuma günü kutlama töreninde vurgu yaptığı "bağımsız, özgür, çağdaş ve demokrat kimlik'te odaklanılmıştır. Söylemine bakılınca SABAH'ın içinde hem sağ hem de solu barındıran reformist liberal kimliği net biçimde ortaya çıkar.
Bir kitle gazetesi olarak SABAH'ın dikkat etmesi gereken pek çok nokta var. Bunları paylaşmak, gazetede altıncı yılını doldurmuş olan Okur Temsilciliği ile çok daha kolay. Gazetenin özdenetime, okur 'geri-besleme'sine (feed-back) olan bağlılığı, ombudsmanlığı kurumsallaştırması ile görülmekte. SABAH, bu köşeyi hazırlayan 'iç kurum'u künyesine almış olan tek Türkiye gazetesi.
Okurları arasında 26 yıllık olanlar çok, ama onlara yeni kuşaklar da eklendi. Bu köşeye ulaşan görüşler, beklenti ve sitemler, gönüllülük esasına dayalı şikâyet ve tepkiler, bir araya getirildiğinde, gazeteye onların yüklediği misyonu şüpheye bırakmayacak şekilde berraklaştırıyor.
* SABAH okurları hatalardan arındırılmış bir gazete istiyor. Basit maddi hatalar okuma ritmini bozuyor, özensizlik hissini pekiştiriyor. Güvende yaşanan sarsılmanın aslında en önemli nedeninin bu tip hatalardan kaynaklandığı anlaşılıyor.
* SABAH okurları berrak bir dürüstlük istiyor. Güçlenen ekonominin ana hatlarını belirlediği Türkiye'de, internet yaygınlığının geometrik hızla arttığı ülkede, gerçeklerden kaçmayan, onları eğip bükmeden anlatan bir dürüstlük. Şekillenen 'yeni Türkiye'nin bize gerçeğin nasıl binbir yüzü olduğunu, farklılıklarımızın zenginleştirici yanını gösterdiyse, kitlelere seslenen bu gazeteye özgü misyon daha da fazla dürüstlük gerektiriyor. Zeki okur, günümüzde daha az affedici.
* SABAH okurları, 'asli gündem'i başka bir gazeteye veya kaynağa ihtiyaç duymadan bulabileceği, kapsayıcı, haber atlayıp kaçırmayan bir gazeteyi arzu ediyor.
* SABAH okurları, temel yayın ilkelerine sıkı sıkıya bağlı, onlar adına kendisine hesap verip, saygısız meslektaşlarına da doğru yolu gösteren gazeteciler istiyor.
* SABAH okurları hassasiyet istiyor. Çocuk haklarının habercilikte özellikle gözetilmesini, anayasada yer alan temel insan ve grup haklarına saygıyı, intihar ve cinayet haberlerinde irkiltici olmayan bir dili, özel hayatların gizliliğine titizlenmeyi, nefret söyleminden uzak durma ötesinde bununla en başta mücadele etme eden 'marka' olmasını bekliyor. Temel insani değerlerin muhafızlığı özleniyor. Ve son olarak, sorunları korkusuzca gündeme taşımanın yanında, çözümleri de aynı cesaretle tartışabilen ve 'öncü' konumunu koruyan bir gazete.