Magazin haberciliği üzerine tartışmalar sürerken, okurumuz Nuri Coşar'dan da aynı alanda sayılması gereken bir mülakatla ilgili şikâyetler aldım. Şöyle der:
"11 Ekim 2009 Pazar günü son dönemde adı 'fuhuş' iddialarına karışan Ece Gürsel'le ilgili Sevilay Yükselir'in yaptığı röportajı yayınladınız. (Sevilay Yükselir'in haber ve röportajlarının birçoğunu beğeniyle okuduğumu da belirteyim.) Röportajın tamamını okumaya vaktim olmadı, fakat röportajın birinci sayfaya alınma şekliyle ilgili bir rahatsızlığımı dile getirmek istiyorum.
Manşet üstünde sağ tarafta 'Bugüne kadar hiç fuhuş teklifi almadım' başlığı. Ece Gürsel'in son derece davetkâr bir fotoğrafı ve Gürsel'in üzerindeki kıyafetin rengiyle denk düşen fuşya fon. Buraya kadar her şey normal gibi görünüyor.
Bu röportajın amacı Ece Gürsel'in kendini temize çıkarma çabasına destek vermek olabilir. Peki, anonsa aldığınız cümle o amaca hizmet eder mi? Söylediği başka bir cümle yok mu birinci sayfaya alınabilecek?
Onu geçtik. Fotoğraf seçimi başka bir garabet. Bu fotoğraf sanki şunu söyletiyor: 'Bugüne kadar hiç fuhuş teklifi almadım. Ama iyi bir teklif gelirse tabii ki düşünürüm, neden olmasın?'"
Coşar'ın analizine göre üç ihtimal var:
Bu tercihler kasıtlı. "Ece kardeş, sen böyle böyle diyorsun ama istediğin kadar konuş, bizim her şeyden haberimiz var, her gece bir otelde bu işi yapıyorsun çok da iyi para kaldırıyorsun" demek isteniyor.
Kasıt yok 'Ali Cengiz' var. Sözüm ona gazeteci taktiğiyle hem Ece kendini savunsun, hem de biz de güzel bir fotoğraf ve işin özüyle doğrudan ilgili olmayan bir başlıkla bu haberi hem internetten hem de normal nüshadan vatandaşa okutalım.
Hiçbir şey yok. Tamamen editör tercihi; ama hem haber konusu şahsın hem de toplumun hassasiyetlerini tamamen göz ardı eden bir editör tercihi.
"Bana göre" diye tamamlıyor Coşar mektubunu, "bu sorun sadece Sabah gazetesi ile ilgili değil, medyanın genel problemi. Bence milyonlarca insan bu sorunun çözüleceği günü bekliyor."
Coşar, bana göre önemli bir noktada odaklıyor şikâyetini: Okurun algısı. Yapılan mülakata bir itirazı yok, ama baş sayfa sunumunda seçilen sözcükler ve fotoğraf, bunların bileşimi, algıyı etkiliyor. Gazetede görüşünü aldığım bazı editörler de bu algıyı paylaşıyor, veya "anlıyor".
Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak, haberin hazırlandığı Cumartesi günü, bir seyahatten dönmekte olduğu için gazetede yokmuş.
O da şikâyeti gayet makul buluyor.
"Aslında sözcük seçimi hoyratça olmuş ve kişilik hakları bir parça örselenmiş. Bunun için üzgünüm ve okurumuzla bu üzüntüyü paylaşıyorum" diyor.
Bence de haklı bir eleştiri.
Bir editörün dediği gibi "Belki de magazinde bu tip fotoğrafların hazır kalıp gibi okura sunulması yerine, orijinal ve duyarlı çözümler bulmanın zamanı geldi..."