1 Nisan tarihli SABAH'ta Bakanlardan İstifa Jesti başlıklı haberin spotu şöyleydi: "Seçimden sonra ilk kabine toplantısında bakanlar istifalarını sözlü sundu, Erdoğan 'İşimize bakalım' dedi."
Habere göre toplantıda bakanlar tek tek söz alıp sonuç üzerine yorum yapmış, "bizi görevden alabilirsiniz" diyerek başbakana "açık çek" vermiş, Milli Eğitim Bakanı buna itiraz etmişti. Başbakan "işimize bakalım" diyerek temkinli davranmıştı.
Habere Başbakan Erdoğan sert tepki gösterdi:
"Bu ülke hepimizin. Bu tür başlık atılırken medyanın da sorumluluk içerisinde olması lazım. Bu başlığı atarken benim ülkeme faydası mı var zararı mı var düşünmesi lazım. Benim Bakanımın böyle bir açıklama yapması söz konusu değil... Olmayan bir şeyi özel haber olarak gazetenin habercisi veriyor ve gazete de bunu manşetten veriyor. Ben bunu olumlu bir yaklaşım olarak görmem. Ülkemin menfaatlerine ters olarak görüyorum... Böyle habercilik olmaz, hangi bakan söylemiş gel bana söyle. Eğer o bakan sana onu söylediyse o bakan bakanlıktan çıkmıştır. Eğer böyle bir şey varsa da ben o altı bakanı da kapının önüne koyarım ki böyle birşey yoktur... Lütfen yalan yanlış haber yapmayalım."
Bazı okurlar merak etti:
Haber bu tepkiyi hak edecek kadar yanlış veya "yalan" mıydı?
SABAH Ankara Bürosu, alışılmışın da ötesinde bir netlikle "haberin arkasındayız, doğru olduğundan en ufak bir şüphemiz yok" görüşünde.
Gelen duyumlar sıkı bir denetimden geçmiş; "altıdan da fazla" bakandan teyit alınmış. Mesleğin temel ilkesi olan "teyit ettirme"ye fazlasıyla başvurulmuş.
O halde bu haberin böyle bir tepkiyi hiç hak etmediği de aşikârdır.
Gazeteci gerçeklerin peşinde koşar. Doğruluğuna emin olduğu anda haberini verir. Doğru olduğuna emin olunan bilginin faydasına-zararına göre tavır almaya başlarsa gazetecilik gider, yerine başka bir iş, meslek dışı bir icraat gelir.
Herkes gibi, başta başbakan, iktidar sahiplerinin düzeltme, yalanlama hakkı vardır (bu hakka saygı gösterilmesi gerekir); ama basını olur olmaz azarlama, yönlendirme, tehdit etme hakkı yoktur.
Ülkemizde basının tam anlamıyla bağımsız ve özgür olması gerekir.
Hükümet ve meclisin bu alanda tüm yasal eksiklikleri ve engelleri ortadan kaldırması gerekmektedir. Sert üslup medyada mevcut sorunları daha da derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor.