GAZETEDE 15 Aralık tarihinde Koca Doçent, Eşi Peygamber başlıklı haberle ilgili olarak Anadolu Ajansı Bursa Bölge Müdürü Murat Taydaş'tan bir sitem aldım:
"Bölge müdürlüğümüze bağlı Kütahya büromuz tarafından hazırlanan ve kamuoyunda geniş yankı bulan, DPÜ öğretim üyesi ve kendisini 'peygamber' ilan ettiği öne sürülen eşi hakkındaki özel haber, aralık tarihinde gazetenizde başka bir kişinin imzasıyla yayınlanmıştır. Bu durum hem bizleri hem de haberi oluşturan muhabir arkadaşımızı üzmüştür. Ajansımızca servise konulan haberdeki cümlelerin yeri değiştirilmiş ve bu haliyle gazetenizde yer bulmuştur. Anadolu Ajansı'nca abonelerine iletilen haber ile daha sonra gazetenizdeki haber dikkatli şekilde incelendiğinde, üzüntümüzde ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıkacaktır. Basının görünmez kahramanları olan ajans çalışanlarının en büyük mutluluğunun, yazdıkları haberlerin gazetelerde kurum mahreçleriyle çıkması olduğu yakından bilinmektedir. Bu konuda atılacak somut adımlar, ajans çalışanlarını daha da mutlu edecektir."
Ajans çalışanları gerçekten de haberciliğin görünmez kahramanlarıdır. Onların hakkını her fırsatta teslim etmek gerekir.
A.A. metnini Merkez Haber Ajansı muhabirinin metniyle karşılaştırdım. Giriş bölümlerinden son paragraflara kadar benzerlik bulamadım. Aynı hadise farklı bir dille anlatılmış.
Ama dört cümlede benzerlik var.
Bunlardan ikisi davada yer alan "müşteki" (şikâyetçi) ifadeleri. Tırnak içindeki ifadelerin aynı olması doğal. Geriye birbirine neredeyse tıpatıp benzeyen iki cümle kalıyor. MHA, haberin İhsan Tunçoğlu tarafından hazırlandığında ısrarlı.
Öyle olduğunu kabul etsem de, şu genel kuralı hatırlatayım:
Muhabirlerin haberleri izlenen gelişmenin tümünü yansıtmayabilir. Eğer aynı gelişmeyi ajanslar da izliyorsa ve başka önemli ayrıntılar da varsa, editörler bu ayrıntıları metne ekleyebilir. Sakınca yok. Ama eklenen her ifadenin başına "Öte yandan, filanca ajansın haberinde.." göndermesi yapılması doğru olur. Gazete itibar kaybetmez, tersine okurlara haber hizmetini daha verimli kılar.