Son günlerde yaşanan gelişmeler insanın aklına ister istemez "Amerika'nın yeni Afganistan'ı Yunanistan mı?" sorusunu getiriyor. Yunanistan'a yapılan silah yığınağının çapını Dedeağaç'tan çok iyi biliyoruz. Yunanistan uçaklarının hemen her gün Türk uçaklarına musallat olmaları ayrı bir konu. Yunanistan'daki Türk azınlığa yapılan muamele ve en önemlisi Türkiye düşmanı ne kadar terörist varsa bunların Yunanistan'da üstlenmeleri artık olağan vakalar.
Acaba Yunanlılar'ın çılgınlıkları, daha doğrusu akılsızlıkları nereye kadar gidebilir? Yunanistan son olarak Ege denizinde tatbikat yapan Türk jetlerine, Rusya'dan aldığı S-300 savunma füze sistemleriyle radar kilitlemesi yaptı. NATO dışından alınmış bir savunma sistemi ile bir NATO üyesinin uçağına radar kilitlemesi yapması bütün NATO kurallarına ve geleneklerine aykırı. Düşünün ki biz bir üst model olan S-400 aldık diye bir çok ambargoya maruz kalırken, Yunanistan aynı füze sisteminin bir alt modelini aktif biçimde NATO üyelerine karşı kullanıyor ve kimsenin sesi çıkmıyor. Ancak Yunanistan'ın kendi kendine karasularını Ege'de 12 mile çıkarması bu çılgınlığın son adımı olur.
ABD GERÇEKTEN MÜTTEFİK Mİ?
Amerika nedense Türkiye'ye karşı garip politikalar izliyor. Fetullah Gülen'in Amerika'da barındırılması, PKK ve PYD'nin Amerika tarafından beslenmesi ve Türkiye'ye karşı çeşitli ambargolar uygulanması… Bu liste uzar gider.
Daha önce de söyledigim gibi Türkiye, engin tecrübesi sayesinde Yunanistan'la çocukla oynar gibi oynuyor, Ancak kara sularını 12 mile çıkartırsa bu iş oyun oynamanın ötesine geçer. Ekonomik açıdan müflis bir ülke olan ve basiretsiz Miçoktakis yönetimindeki Yunanistan'ın ne zaman çizgiyi aşacağını gerçekten merak ediyorum. Ayrıca Amerika'nın ittifak kavramını ayaklar altına alıp bu kavrama sürekli tecavüz etmesi de sabrımızı taşırıyor. Neyse ki Amerika'nın tek kutup olduğu dünyadan çok kutuplu dünyaya doğru hızlı bir gidiş var. Biraz daha dayanmamız lazım.
MONTRÖ'YE TARİHİ GÜNCELLEME
Yunanistan atıp tutarken Türkiye diplomasisi de gerçek bir adım attı. Montrö Boğazlar Sözleşmesi son dönemde çok yazıldı çizildi. Hatta Montrö'yü kutsal metin olarak gören 103 emekli amiral bir bildiri bile yayınlamış ve ortalık ayağa kalkmıştı
Montrö tartışılır mı tartışılmaz mı bu elbette başka bir yazı konusu. Ben size Montrö ile ilgili başka bir ayardan bahsetmek istiyorum.
Bildiğiniz gibi Boğazlar'dan geçen her gemi Ulaştırma Bakanlığı'na bir ücret ödüyor. Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen "Germinal Frank" bize büyük bir gelir kaybına neden oluyordu. Ancak Montrö'ye 39 yıl sonra önemli bir ayar yapıldı. 7 Ekim'den sonra Boğaz'dan geçişten alınan Frank bedeli 5 kat arttırıldı. 1983 yılından bu yana yani 39 yıldır sabitlenen Frank'ta ilk kez bir artışa gidildi. Yıllık 40 milyon dolar olan gelir, bu artışla birlikte 200 milyon dolara çıkacak. Dahası İstanbul Boğazı'ndaki bu fiyat artışı Kanal İstanbul'u daha tercih edilebilir hale getirecek. Bu vesile ile İstanbul Boğazı daha güvenli ve temiz kalacak.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz