Şu anda uluslararası diplomasinin en merak edilen yanı, NATO'nun geleceğidir.
Amerika, NATO'yu Avrupa'da bir çoban köpeği gibi kullanmaktadır.
Nitekim son olarak Ukrayna krizinde NATO, üyelerini Rusya'yı tahrik etmek üzerine kullanmış ve bazılarını silahlarla takviye etmiştir.

NATO GERÇEKTEN ÖLDÜ MÜ?
Oysa Putin, NATO'nun bu şekilde kullanılmasını zaten sistemin zayıflığının alameti olarak görmektedir.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un da söylediği gibi "NATO'nun ruhu ölmüştür". Çünkü Soğuk Savaş bitmiştir.
Eğer NATO askeri güç olarak bir şey ifade etseydi, Amerika Afganistan'ı terk etmezdi.
Amerikan yanlısı binlerce insanın havaalanında kurban edilmesine göz yummazdı.

TÜRKİYE'YE HEP KARŞIYDILAR
Düşünün ki Türkiye, 1952'den beri NATO'nun üyesi ve bütün hayati sorunlarında Amerika'yı NATO ile birlikte karşısında buldu.
Hiç unutamadığımız gerçek, Kıbrıs Harekâtı sonrasında Türkiye'ye Amerikan ambargosunun gelmesi değil midir?
12 Eylül askeri darbesiyle karşımızda yine ABD ve NATO vardı.
Bu tablonun iç politikaya yansıması çok açık.
Özellikle Türk muhalefeti, NATO üyesi Türkiye'nin başına her türlü belanın bu yoldan gelebileceğini gördü.
En son somut örnek ise NATO generallerinin, Türkiye bankalarındaki paraların paylaşımında 28 Şubat modeline destek olmalarıdır.

BAE VE İSRAİL ZİYARETLERİ
Son dönemde bu heveslerin yeniden canlandırılmak istendiğini görüyoruz. En son uyarı, ciddi şekilde Devlet Bahçeli'den geldi. Bu tür karmaşık durumları dış politikada izlerken içeride ekonomideki atılımları sürdürüyoruz.
Cumhurbaşkanı'nın Birleşik Arap Emirlikleri ziyaretinin amacı da ekonomik ve stratejik işbirliğidir. Aynı şekilde İsrail Cumhurbaşkanı Herzog da bu gündeme katkıda bulunmak üzere Türkiye'ye gelecek.
Sonuçta dünyanın en varlıklı ülkesi Amerika, dünyanın en acınacak ülkesi konumundadır. ABD'nin yönetimi altı büyük zengin şirket sahibinin emrindedir.