Bazı fıkralar hayatımızın akışını da yansıtıyor.
Bunlardan en meşhur olanını hatırlatayım:
Adamın bir tanesi misafirliğe gitmiş, ona taze incir ikram etmişler. Çok sevmiş.
Aradan bir yıl geçmiş, aynı eve yine davet etmişler.
Demiş ki: "Geçen sene bana bir şey ikram etmiştiniz, aynısından verir misiniz?" Ev sahibi de düşünmüş düşünmüş, "Herhalde buna patlıcan verdik" deyip bir patlıcan getirmiş.
Adam patlıcanı almış, ısırmış, sonra da yüzünü buruşturup "Siz bunu hem uzatmışsınız hem de tadını kaçırmışsınız" demiş.
KILIÇDAROĞLU'NUN SÖZLERİ
Hayatımızda da böyle durumlar yok mu? Örneğin, şu İYİ Partili milletvekilinin, şehit yakınına hakaret etmesi hem uzatılmadı hem de tadı kaçmadı mı?
Zira konuşuluyor, konuşuluyor ama hiçbir şey yapılmıyor. İşin tadı kaçıyor.
Aynı şekilde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun bazı sözleri, patlıcan ve incir benzetmesine uygun değil mi?
Mesela "helalleşmek" diye bir şey tutturuyor, derken sınırdışı terörle mücadeleye "İhanet" diyor, arkasından "Kandil'i yerle bir edeceğim" diye konuşuyor.
Bunlardan hangisi incir, hangisi patlıcan?
BÜYÜK İŞLER YAPILIYOR
Televizyonlardaki açık oturumlara katılan ve kendilerini muhalif zanneden kişiler neler söylemiyorlar ki?
Söyledikleri her şey ya uzatılmış ya da tadı kaçırılmış oluyor.
Aslında bizim birazcık kendimizi toparlamamız lazım.
O kadar büyük işler yapılıyor ki, köprüler, yollar, barajlar, fabrikalar, hızlı trenler, denizaltı geçitleri, insanlı ve insansız hava araçları... Bunların hepsi ciddi şeyler.
Ve bunlar Türkiye'nin geçmişinde rüyalara konu olan maddelerdi.
Ama bugün televizyonların açık oturumlarında veya gazete köşelerinde muhalefet ettiklerini sananlar, patlıcan ile inciri durmadan karıştırıyorlar.
Merak ediyorum, önümüzdeki seçimden sonra bunlardan kaç tanesi patlıcan, kaç tanesi incir olarak yola devam edecek?
Şu anda işi uzatıyorlar ve tadını kaçırıyorlar.