Hepimiz merak ediyoruz, Türk ekonomisinin ve Türk Lirası'nın Amerikan Doları'na mahkûmiyeti ne zaman biter?
Bu konu böyle devam ettiği sürece istediğimiz ekonomik başarıyı elde edelim, cebimize yansıyan, pahalı dolar ve dolayısıyla pahalı fiyatlar oluyor.
IMF, Dünya Bankası ya da diğer uluslararası kuruluşlar ekonominizin rakamlarını ne kadar överlerse övsünler, dolar yükselince her şey havada kalıyor.
Bu konuya Özal öncesi eski modelle karşı çıkmak isteyenler oldu. Bu yöntem kuru sabitlemektir.
Eski Türkiye'de doların fiyatını devlet tayin ederdi. Buna göre de her iş için ayrı dolar fiyatı vardı. Öğrencilere ayrı, turistlere ayrı, ihracatçılara ayrı fiyatlar verilirdi.
Hatırlarsanız AK Parti'den önceki son koalisyon, kuru sabitlemeyi denedi ve sonuç iflaslarla bitti.
ARKA ARKAYA SABOTAJLAR
AK Parti iktidarı yola çıktığında Türk Lirası'ndan sıfırları atmıştı. Durum da gayet güzel devam ediyordu. Ama arkası arkasına sabotajlar geldi.
Gezi kalkışması bunlara bir örnektir. Sonuçta dolar gide gide 9 TL'yi buldu.
Artık öğrenmemiz lazım; doların Türk Lirası karşısındaki fiyatı, Amerikan ekonomisinin gücünü göstermiyor.
Amerikan ekonomisi şu anda dünyanın en borçlu ekonomisi. Ancak dolar basan makineler, Amerika'nın elinde olduğu için adeta oyun oynuyorlar.
Türk Lirası'nın değeri ise enflasyonun düşmesine, arz-talep dengesinin düzelmesine bağlıdır.
Ne yazık ki şu anda enflasyon % 20'lere yakın düzeyde. Her faiz indiriminde dolar da yükseliyor. Bunun nedenlerini ekonominin gerçekleri doğrultusunda araştırmak gerekir.
KENDİMİZE GÜVENMELİYİZ
Turgut Özal, Türk Lirası'nı konvertibl hale getiren 32 sayılı kararnameyi yayınladığında rahmetli Vehbi Koç beni aramıştı.
"Bu Özal hepimizi batıracak galiba" demişti.
Oysa aradan geçen yıllar batmayı değil kalkınmayı ve gelişmeyi getirdi.
Bugünkü Koç Holding'e bakınca bu şirketin artık Fenerbahçe'nin kalkınmasına da katkıda bulunacak hale geldiğini görüyoruz.
Demek ki yapmamız gereken, arz ve talebe dayalı ekonomiyi oluşturmak ve kendimize güvenmektir.
Neticede asla doların ya da Amerikan ekonomisinin esiri değiliz.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz